11. Hukuk Dairesi 2015/7816 E. , 2016/4745 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/01/2015 tarih ve 2006/708-2015/24 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ... Asliye Mahkemesi (İflas Mahkemesi)"nin 26/01/2004 tarihli kararı ile müvekkilinin şirketin malvarlığı üzerinde iflas idarecisi olarak atandığını ve yaptığı araştırmalar sonucunda davalının 2001 yılında ..."da bulunan ..."nin müvekkili şirkete ait % 5"lik payını 1.312.278.USD mukabilinde satın aldığını ancak, bugüne kadar müvekkiline sadece 900.652,84 Euro (984.413,55 USD) tutarında bir ödemede bulunduğunu ve bakiye 337.593,80 USD"nin halen ödenmediğinin tespit edildiğini, davalı şirkete gönderilen ihtara rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, 337.593,80 USD (495.992,81 TL)"nin ödeme tarihi olan 06/10/2001 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD ile açılmış mevduat hesaplarına uyguladıkları en yüksek yıllık faiziyle birlikte BK"nın 83/3 maddesi uyarınca fiili ödeme tarihindeki kurdan TL"ne çevrilmek suretiyle USD olarak davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirket elinde bulunan ... şirketinin hisselerini iki ayrı işlemle aldığını ve aldığı hisse oranının % 55"i bulduğunu, devir bedelinin 1.312.278 USD"lik kısmını nakit olarak, 13.122.770.USD"lik kısmını ise, ..."da yapılmakta olan otel inşaatının müvekkili tarafından tamamlanması şeklinde ödendiğini ve müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında, davacı şirketin elinde bulunan dava dışı ... Şirketi"nin % 5"lik payının 1.312.278 USD bedelle davalı tarafından satın alınması hususunda pay devir sözleşmesi yapıldığı, bu miktarın 984.413,55 USD"sinin ödendiğinin davacı tarafından kabul edildiği, yapılan inceleme neticesinde 3. kişiler tarafından banka havalesi yoluyla davalı şirket yararına yapılan ödemeler bulunduğunun tespit edildiği ancak, ödemelerin davacı tarafça dava konusu borca yönelik olduğunun kabul edilmediği, 3. kişilerin borçlu kendisine yetki vermese bile bir başkasının borcunu ödeyebileceği, dava konusu pay devri nedeniyle davacıya devir bedeli olarak 292.351,27 USD ödeme yapıldığı ve davalının bakiye 35.513,18 USD borcu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 35.513,18 USD"nin fiili ödeme günündeki rayiç değeri üzerinden TL karşılığının devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranıyla davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, taraflar arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 5718 sayılı MÖHUK"un “Yabancı Hukukun Uygulanması” başlıklı 2. maddesinde “Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re"sen uygular. Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir.Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır. Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır. Uygulanacak hukuku seçme imkânı verilen hâllerde, taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça seçilen hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır. Hukuku uygulanacak devlet iki veya daha çok bölgesel birime ve bu birimler de değişik hukuk düzenlerine sahipse, hangi bölge hukukunun uygulanacağı o devletin hukukuna göre belirlenir. O devlet hukukunda belirleyici bir hükmün yokluğu hâlinde ihtilâfla en sıkı ilişkili bölge hukuku uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Yasa"nın 24/4 madde ve fıkrasında ise, “Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur.” düzenlemesi bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, hissesi devredilen şirket ..."da, davacı şirket ise ..."da ikamet etmekte olup, işbu davada yabancılık unsuru bulunmaktadır. Davada, taraflar arasında sözleşme bulunduğu ve kararlaştırılan devir bedelinin tamamının ödenmediği iddia edildiğine göre, mahkemece öncelikle MÖHUK"un 2. ve 24. maddeleri gereğince davada uygulanacak hukuku belirlemek, gerektiği taktirde temini yönünde taraflardan yardım istemek ancak temin edilmediği taktirde Türk Hukukunu uygulamak gerekirken, bu hususta hiç bir değerlendirme yapılmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 27/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.