11. Hukuk Dairesi 2015/15637 E. , 2016/4723 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/12/2014 tarih ve 2013/319-2014/741 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin birikimlerini davalı bankada değerlendirdiğini, herhangi bir kayba uğramakszın gerekli yatırımların yapmasını banka yetkililerinin insiyatifine bıraktığını, 24.05.2013 tarihinde davalı banka temsilcileri ile görüştüğünde 210.000 TL"lik ve 822.856,49 TL"lik hesaplarının %30"unun dinamik fonda, %70"inin mevduatta 1 aylık değerlendirmesinin uygun olacağının söylendiğini, 1 aylık süre sonunda hesaplarını kontrol ettiğinde ana parasında 22.040,23TL"lik eksik olduğunu gördüğünü, yatırılan fon borsa ile doğrudan bağlantılı olduğundan borsadaki düşüş nedeniyle bu kaybın yaşandığının müvekkiline ifade edildiğini, müvekkilinin yatırımının borsa ile bağlantılı bir fonda değerlendirmesi yoluna gidilirken bu işlemin riskleri konusunda hiçbir surette uyarılmadığını, bilgilendirme gereği dahi duyulmadığını, müvekkilinin bu şekilde zarara uğradığını ileri sürerek 24.575,23TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının işletme portföy müşterisi olarak vadeli mevduat hesap açılışıyla 10.04.2012 tarihinden itibaren müvekkili banka ile çalıştığını, 07.09.2012 ve 12.11.2012 tarihli Mevduufon Başvuru Formları ile ekinde bulunan "seçilen paket karşılığı kazanılacak ek faize ilişkin tablo" lar davacı tarafça bizzat imzalandığını, davacının, mevdufon başvuru formunda yer alan hususlara vakıf olarak, mevdufon hesabına yatırdığı paranın yatırım fonu ve vadeli mevduat olarak değerlendirilmesini kabul ettiğini, Mayıs 2013 dönemine kadar sürekli piyasa ortalamasının üzerindeki getirileri nedeni ile davacı taraf her dönem sonrası memnuniyetini dile getirerek hesabı sürekli temdit etttiğini, hızlı, öngörülemeyen ve tüm bankaları etkileyen ekonomik gelişmeler sebebiyle davacı tarafın dava konusu dönemde önlenemez zararı vuku bulduğunu, davacının iyiniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı banka ve/veya çalışanlarının davacının talimatları hilafına işlem yaptıklarının kanıtlanamadığı, banka çalışanlarının yatırım danışmanlığı görevi ve sorumlulukları bulunmadığı, davacı bu tüm işlemlerde kar edilebileceği gibi zarar da edileceği, yatırmıcının bunu göze alarak yatırım kararı vermesi gerektiği, davacının tamamen kendi tercihleri neticesinde kendi parasının % 30"unu dinamik fonlara yatırarak zarara uğradığı, davalı banka ve çalışanlarına atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, banka mevduatının yatırım olarak değerlendirilmesi sırasında uğranılan zararın banka ve banka görevlilerinden tahsili istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 266. maddesinin (1)"inci fıkrası uyarınca "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir."
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ise de, somut uyuşmazlık sermaye piyasası uzmanlık alanını da ilgilendirmesine rağmen, sadece bankacılık alanında uzman bir bilirkişiden alınan uyuşmazlık konusu fon alımına ilişkin uğranılan zararı irdelemeyen yetersiz bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu durumda, içinde sermaye piyasası ve bankacılık alanında uzmanların da bulunduğu yeri bir bilirkişi kurulundan davacı vekilinin itirazlarını da karşılayan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.