Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9011
Karar No: 2021/6982
Karar Tarihi: 25.03.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/9011 Esas 2021/6982 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2020/9011 E.  ,  2021/6982 K.

    "İçtihat Metni"


    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 34. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/03/2021 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının yüzme antrenörü olduğunu, davalı ile 04.08.2014 ile 31.12.2016 tarihleri arasında görev yapmak üzere belirli süreli iş sözleşmesi imzaladığını, sözleşme ile davacının net ücretinin 5.200 USD, konut yardımının 1.500 USD ve telefon yardımının 100,00 USD olarak belirlendiğini ancak iş sözleşmesinin süresinden önce işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek bakiye süre ücretinden kaynaklanan tazminat ve diğer bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; davacının alacağı bulunmadığını, ücretlerinin düzenli ödendiğini, işe gelmediği için hakkında tutanak tutulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işveren tarafından yapılan feshin haksız olduğu ve davacının ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu :
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince davacının 04.08.2014 ile 31.12.2016 tarihleri arasında 29 ay için belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığı, davacının sadece 7 ay süre ile çalıştığı, İlk Derece Mahkemesince, davacının bakiye süre içinde elde ettiği gelirlerin hesaplanan alacaktan indirildiği, ancak işçinin işe gelmemesi sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler için bir indirim yapılmadığı, yerleşik yargı kararlarında çalışma süresinin çalışılmayan süreye oranı göz önünde bulunarak bir takdiri indirim yapılması gerektiğinin kabul edildiği, davacının 29 aylık sözleşme süresinin yaklaşık 7 ayı çalışıp 22 ayı çalışmadığı hususu dikkate alınarak tespit edilen 57.714,13 USD ücret alacağından takdiren %50 oranında takdiri indirim yapılarak 28.857,065 USD ücret alacağının hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararı bozularak ortadan kaldırılmış ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
    Temyiz Başvurusu :
    Kararı taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
    2- Uyuşmazlık davacının bakiye süre ücretinden kaynaklanan tazminata hak kazanıp kazanamayacağı ve hesaplamanın nasıl yapılması gerektiği noktalarında toplanmaktadır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 438/1. maddesinde, “İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.” şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirtilmiştir.
    Bakiye süre ücreti tutarı tazminatının istenebilmesi için, iş sözleşmesinin haklı bir sebep bulunmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir. İşverenin feshi 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinde yazılı sağlık sebeplerine, ahlâk ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde, sözleşmenin kalan süresine ait ücretler yönünden işçinin talep hakkı doğmaz.
    Belirli süreli iş sözleşmesinde, feshin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 136. maddesinde sözü edilen ifa imkânsızlığına dayanması halinde bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez. İfa imkânsızlığı, edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesi olarak açıklanabilir.
    İşçinin iş görme edimini ifa edememesinin, işverenin temerrüdünden kaynaklanması durumunda, sanki sözleşme devam ediyormuş gibi kalan süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerekecektir. İş Hukukunda ücret kural olarak çalışma karşılığı ödenir. Aksinin kanunda öngörülmesi ya da taraflarca açık biçimde kararlaştırılması gerekir. Bakiye süre ücreti eylemli bir çalışmanın karşılığı olmadığından, 4857 sayılı Yasanın 34. maddesinde öngörülen özel faiz uygulanmaz ve bu ücretlere ilişkin olarak sigorta primi ödenmesi de gerekmez.
    6098 sayılı Kanun"un 438/2. maddesinde ise belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelirin tazminattan indirileceği hususu düzenlenmiştir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı ile davalı arasında 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde belirli süreli iş sözleşmesi imzalanmış olup 4. maddesinde sözleşmenin 31.12.2016 tarihinde sona ereceği kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamına göre; Bölge Adliye Mahkemesi ve İlk Derece Mahkemelerince de kabul edildiği üzere, 04.08.2014 ile 31.12.2016 tarihleri arasında 29 ay için yapılan belirli süreli iş sözleşmesi işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın 01.03.2015 tarihi itibariyle sonlandırılmıştır. Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce ve haklı bir sebep olmaksızın feshi halinde kalan süreye ait ücret ödenmelidir. Hesaplama ise bakiye sürenin sonuna kadar yapılmalıdır. Açıklanan sebeple; davacının 01.03.2015-31.12.2016 tarihleri arasındaki kalan süreye ait bakiye süre ücret alacağının hesaplanması gerektiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Yapılan hesaplamadan 6098 sayılı Kanun’un 438/ 2. maddesi çerçevesinde araştırma yapılarak indirime gidilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda; işçinin, başka bir işten elde ettiği gelir, bilerek elde etmekten kaçındığı gelir araştırılmalı, işin yapılmaması ve işyerine gidip gelinmemesi sebebiyle işçi tarafından yapılmayan giderler de belirlenerek (işçinin kendi arabası ile gidip gelmesi, toplu taşıma ile gidip gelmesi gibi) indirim yapılmalıdır. Kural olarak; bu şartlar araştırılmadan belli bir oran üzerinden indirim yapılması mümkün değildir Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatları bu doğrultudadır. ( Bkz. 9HD. 24.09.2019 tarih 2016/34034 E, 2019/16615 K)
    İlk Derece Mahkemesince; isabetli şekilde, davacının 2015 yılı için elde ettiği 21.505,95 USD ve 2016 yılı boyunca elde ettiği 35.179,92 USD gelir hesaplanan miktardan mahsup edilerek 57.714,13 USD bakiye süre ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
    Ne var ki; Bölge Adliye Mahkemesince, işçinin işe gelmemesi sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler için de bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle çalışılan sürenin çalışılmayan süreye oranı gözönünde bulundurularak İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminattan %50 oranında bir indirim daha yapılmış ve 28.857,065 USD tutarında tazminat hüküm altına alınmıştır.
    Bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat cezai şart niteliğinde olmadığından; 6098 sayılı Kanun’un 438/2 maddesine göre yapılacak indirim somut verilere dayalı olmalıdır. Oysa dosya içeriğine göre, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça işin yapılmaması ve işyerine gidip gelinmemesi sebebiyle işçi tarafından yapılmayan bir gider olduğu ispatlanabilmiş değildir.
    Ayrıca, Mahkemece hükme esas alınan rapor tarihi 30.03.2018 olup hesaplanması gereken bakiye sürenin sonu 31.12.2016 olduğundan davacının iş arayıp aramadığının, başka işten elde ettiği ya da kasten kaçındığı gelirlerin olup olmadığının belirlenemediği bir dönem yoktur. Bir başka anlatımla, davada indirimi gereken tutarların tespit edilemeyeceği bilinmeyen bir dönem bulunmamaktadır. Şu halde, varsayımsal bir indirime gidilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla davalı tarafça işin yapılmaması ve işyerine gidip gelinmemesi sebebiyle işçi tarafından yapılmayan bir gider olduğu kabul edildiğinde dahi yapılması gereken az yukarıda açıklandığı üzere bilinmeyen bir dönem olmadığından belirlenen giderin hesaplanan miktardan indirilmesidir. Bu yöntem yerine, belli bir oran üzerinden indirim yapılmış olması da doğru değildir.
    Açıklanan sebeplerle, İlk Derece Mahkemesince dosya kapsamındaki ispat durumu değerlendirilerek indirilen miktar dışında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ikinci kez ve %50 oranında yapılan indirimin yasal bir dayanağı bulunmadığından 57.714,13 USD bakiye süre ücreti alacağının hüküm altına alınması yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi