Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/824
Karar No: 2017/428

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/824 Esas 2017/428 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/824 E.  ,  2017/428 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 10.05.2016
    Sayısı : 135-169

    Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı TCK’nun 103/1-a, 103/2, 103/3-c, 43/1, 62/1, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2016 gün ve 135-169 sayılı resen temyize tabi hükmün, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 18.01.2017 gün ve 10250-227 sayı ile düzeltilerek onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyeleri B. Şahin ve M. C. Korkarer; "Sanık mağdurenin babasıdır ve eylemin gerçekleştirildiğine dair mağdurenin soyut beyanı dışında delil yoktur. Mağdure kendisini rahat ifade edebilen biri olmasına rağmen dava konusu suça ilişkin beyanda bulunurken eylemleri anlatamamış, soru cevap şeklinde alınan ifadelerinde kısa, kesik ve muğlak cevaplar vermiştir. Bazen hiç cevap veremediği sorular vardır. Mağdure isnatlarla ilgili sadece bir somut olaydan bahsetmiştir, diğer olaylar genel ve muğlak kalmıştır. Somut olarak bahsedilen ve annenin de bulunduğunu ve gördüğünü söylediği olayı, anne doğrulamamıştır. Mağdurenin beyanları arasında çelişkiler vardır, mağdure eylemlerin gerçekleştiği dönemlerde evde kardeşlerinin bulunduğunu beyan etmesine karşın kardeşleri olay hakkında bilgilerinin bulunmadığını, babalarının böyle bir şey yapmayacağını beyan etmişlerdir. Mağdure, sanığın parmak soktuğunu beyan etmesine rağmen bu eylemi ayrıntılandıramadığı gibi buna ilişkin somut bulgu elde edilememiştir. Mağdure sanık baba tarafından baskı altında tutulmaktadır, mağdure bu baskıyı kabul ederek bundan kurtulmak istediğini beyan etmiştir ve anne de, babanın mağdureye baskı yaptığını kabul etmiştir. Tüm bu hususları bir bütün olarak ele alındığında mağdurenin beyanına itibar edilmesini sağlayan hiç bir kriterin mağdure beyanında bulunmadığı, beyanın tutarsız, ayrıntısız, yer ve zaman bağlantısı bulunmayan, çelişkili beyanlardan ibaret olduğu, mağdurenin baskıdan kurtulmak için hareket etmiş olabileceği, bu nedenlerle mağdure beyanına itibar edilemeyeceği, elde başkaca delil bulunmaması nedeniyle şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.03.2017 gün ve 278790 sayı ile;
    "Olay 14.06.2001 doğumlu mağdure ..."ın babası olan sanık tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını okul arkadaşlarına anlatması, onların da öğretmenlerine intikal ettirmesi, okul idaresinin de kolluğa bildirmesi ile açığa çıkmıştır.
    Mağdurenin 25.02.2016 tarihinde Çocuk İzlem Merkezi"nde adli görüşmeci vasıtası ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde özetle; 19.06.2001 doğumlu olduğunu, Mordoğan"da anne, baba ve dört kardeşiyle yaşadığını, Atatürk Orta Okulu 8. sınıf öğrencisi olduğunu, öz babası olan ..."ın yedinci sınıfın ilk dönemi veya daha erken zamanlardan itibaren kendisini taciz etmeye başladığını, annesinin ya da kardeşlerinin olmadığı zamanlarda ani hareketlerle göğüslerine dokunmaya başladığını, o tarihte caminin altındaki evde oturduklarını sonradan Oba yolundaki eve taşındıklarını, hareketlerin orada da devam ettiğini, odada ders çalışırken veya mutfakta ani bir hareketle gelip özel bölgesine dokunduğunu, kendisine bir kaç kez veya daha fazla kıyafetlerinin altından da dokunduğunu, bir gün abisi Rasim ve kız kardeşi Yasemin"le yattıkları odada uyandığında babasını üzerinde gördüğünü, babasının üstündeki kıyafetleri sıyırdığını, kendisinin de kıyafetlerinin olmadığını, göğüs bölgesine elleriyle dokunmakta olduğunu, ayrıca babasının kendi cinsel organıyla ön cinsel bölgesine yüzeysel olarak sürtünecek şekilde dokunduğunu, yani uyandığında üst bölgesini ellerken alt bölgesine ise cinsel organıyla sürtünürken gördüğünü, bu sırada bağırarak tekmeleriyle tepki verdiğini, babasının sus diyerek kalktığını ve üstünü topladığını bu sırada onun cinsel organını da gördüğünü, bağırmasına annesinin de geldiğini, ona anlattığında babasının olayı inkar ettiğini, yaşanan bu olay gibi bir kaç olay daha olduğunu, yine aynı şekilde yatağına gelip göğüslerini ön ve arka einsle bölgesine elleriyle dokunduğunu, dokunmasının okşama şeklinde olduğunu, ön cinsel bölgesine girecek şekilde değil yüzeysel olarak dokunduğunu, popo bölgesine yani kaka yaptığı yere ise parmağını sokmak suretiyle dokunduğunu, yine hatırlamadığı bir tarihte babasının kendisinden bir şey istediğini, ona götürdüğünde kendi cinsel organını sıyırıp gösterdiğini, bir kaç kez de farkında değilmiş gibi cinsel organını göstermiş olduğunu, bu anlattıklarını her iki evde de yaşandığını bir kez de internetten bir babanın kızına tecavüzüyle ilgili bir şey okuyup kendisini de çağırarak şunu bir oku diye söylediğini, babasının bu eylemlerinin bugüne kadar sürdüğünü, son olarak geçen hafta cuma ile cumartesi arasında bir günü annesi evde yokken mutfağa giderken babasını kalçasına vurur şekilde dokunmuş olduğunu, bu durumu sonrandan annesine söylediğinde şakalaşıyoruz şeklinde cevap verdiğini, babasının onu yedinci sınıftan beri bir yılı aşkın süredir bu şekilde hareketlerde bulunduğunu, yatağa gelme ve dokunma şeklindeki hareketlerin ara sıra olduğunu ama diğer dokunmalarının daha sıklıkla olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
    Kovuşturma aşamasında 10.05.2016 tarihli celsede ise ‘Daha önce anlattıklarımın hiçbirisi gerçek değildir. Babam çok baskıcı birisiydi. Babamı evden uzaklaştırabilmek için bu yola başvurdum. Kardeşlerimle birlikte daha rahat edeceğimizi düşündüm. Şuanda kurumda rahat değilim, aileye ihtiyacım var. Babam bana cinsel istismarda bulunmamıştır’ şeklinde beyanda bulunmuş, çelişki hakkında açıklama istendiğinde ‘Babamdan nasıl kurtulabilirim diye internette araştırma yaptım. İnternetten edindiğim bilgi ile babamı suçladım. Cumhuriyet savcılığındaki ifademi bu şekilde düzeltirim. Suçlamayı ilk olarak okuldaki arkadaşlarıma anlattım. Arkadaşlarımın haksızlığa tahammül edemeyeceklerini biliyordum. Anlattıklarımı öğretmenlerime anlatacaklarını, olayın bu şekilde ortaya çıkması halinde bana daha çok hak vereceklerini, söylediklerimin daha inandırıcı olacağını düşünmüştüm. Bu sebeple olayı ilk önce arkadaşlarıma anlatmayı düşünmüştüm. Olay okulda duyulunca suçlamayla ilgili olarak ilk önce okuldaki rehber öğretmenim ....ile görüştüm. Rehber öğretmenim ....olayı önce müdür yardımcımız ...."a bildirdi, o da okul müdürüne söyledi. Olay bu şekilde ortaya çıktı" şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
    Duruşmadaki anlatımlarını daha önce yerleştirildiği yurtta da söylediği duruşmada dinlenen pskolojik danışmanı tarafından mahkemeye iletilmiştir.
    Mağdurenin dosyaya intikal eden babası sanığa hitaben yazdığı mektupta benzer söylemle babasından özür dilediği görülmüştür.
    Mağdurenin babası olan sanığın eylemlerine tepki gösterdiği hatta bağırmasına başka odada olduğu anlaşılan annesinin geldiğini ileri sürdüğü, ancak bu anlatımların annesi ve aynı odada birlikte yattığı ağabeyi ve kızkardeşi tarafından doğrulanmadığı, dosyada mağdure dışında ifadesine başvurulan diğer aile fertlerinin anlatımları ile sanığın savunmalarının istikrar gösterdiği, mağdurenin anlatımlarının ise birbiri ile taban tabana zıt olduğu, mağdurenin, kendisini babasına suç isnadına iten nedenleri, bu sinat için yöntemi nasıl nasıl belirlediğini ve planını nasıl uygulamaya koyduğunu açıklıkla anlattığı, bu anlatımları sırasında tereddüt yaşadığıan dair bir saptamanın duruşma tutanaklarına yansımadığı, yaşı itibarıyla böyle bir olayı kurgulama ihtimali bulunan mağdurenin soruşturma aşamasında alınan beyanlarını destekler mahiyette başkaca bir delil de dosyaya girmemiştir. Sanık savunması ve diğer aile fertlerinin anlatımlarında herhangi bir tevil gayretine rastlanmamaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.04.2006 gün ve 35-97 sayılı ilamında da belirtildiği üzere ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo - kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.
    Yukarıda izah edildiği üzere, möağdure ..."ın çelişkili anlatımları dışında sanık ..."ın atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine yeter derecede kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın atılı suçu işlediği iddiasının şüpheli kaldığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 02.05.2017 gün, 1845-2361 sayı ve oyçokluğuyla itiraz nedeni yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Mağdure ..."ın 09.06.2001 doğumlu olup babası olan sanığın gerçekleştirdiğini iddia ettiği cinsel istismar eylemleri sırasında 14 yaşının içinde bulunduğu ve 15 yaşını henüz tamamlamadığı,
    Sanık ..."ın suç tarihi itibarıyla 41 yaşında olduğu, mağdurenin dışında üç çocuğunun daha bulunduğu ve geçimini inşaatlarda işçilik yaparak sağladığı,
    Mağdurenin sanık tarafından cinsel istismara uğradığını anlattığı okul arkadaşı ...."ün durumu okulun rehberlik öğretmeni olan Meltem Yıldırım"a bildirdiği,
    Mağdurenin, ....ile yaptığı görüşmede; babasının 7. sınıftan beri cinsel organı ile taciz edip dokunduğunu, ancak herhangi bir birleşme ya da tecavüz olayının yaşanmadığını, bu tacizlerin devam ettiğini annesi ile kardeşlerinin de bildiğini, fakat maddi açıdan sorun yaşayacakları için sustuklarını ve hiçbir şey yapmadıklarını, bu durumdan kurtulmak istediğini fakat korktuğu için bugüne kadar kimseye bir şey söyleyemediğini, artık dayanamayacağını anlayıp kardeşiyle birlikte sınıftaki kız arkadaşlarına yaşadıklarını anlattığını söylediği,
    Mağdure ile yapılan görüşmenin tutanağa bağlanarak okul yönetimi tarafından durumun kolluğa bildirilmesi üzerine sanık hakkındaki soruşturmanın başladığı,
    İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporuna göre; mağdurenin bakire olduğu, anal yoldan organ veya sair cisim sokma eyleminin tıbbi delillerine rastlanmadığı, ancak kişinin yaşı ve vücut gelişimi dikkate alındığında rıza, tehdit ve kayganlaştırıcı madde kullanımı gibi direncin kırıldığı durumlarda herhangi bir bulgu oluşmadan da anal yoldan organ veya sair cisim sokma eyleminin gerçekleşmiş olabileceği, ayrıca olay üzerinden zaman geçmiş olduğundan herhangi bir bulgu oluşmuş olsa bile muayene tarihine kadar iz bırakmadan iyileşmiş olabileceği, vücudunda herhangi bir travmatik lezyon saptanmadığı,
    Behçet Uz Çocuk Hastanesi raporuna göre; mağdurenin yalnız kalmaktan, erkeklerden ve ailesinden ayrılmaktan korktuğu, uykusunun düzensiz olduğu, mağdurede depresyon tariflendiği,
    Mağdurenin Çocuk İzlem Merkezinde dinlenmesinde hazır bulunan uzman bilirkişi raporuna göre; mağdurenin birden fazla olay yaşadığı için olay tarihlerini tam olarak veremediği, ancak olay örüntüsü ve detaylandırmasını ayrıntılı bir şekilde aktardığı, mağdurenin sorulara net ve amaca yönelik cevaplar verdiği, bu durumun olayın kurgusal olmadığı düşüncesini güçlendirdiği, yapılan adli görüşme sonrası mağdurenin verdiği ifadenin tutarlı olduğu ve mağdurenin cinsel istismara uğradığı kanaatine varıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdure ... Çocuk İzlem Merkezinde; Mordoğan’da öz babası olan sanık, annesi ve dört kardeşiyle birlikte yaşadığını, Atatürk Orta Okulu sekizinci sınıf öğrencisi olduğunu, sanığın yedinci sınıfın ilk dönemi veya daha erken zamanlardan itibaren kendisini taciz etmeye başladığını, annesinin ya da kardeşlerinin olmadığı zamanlarda ani hareketlerle göğüslerine dokunduğunu, o tarihlerde caminin altındaki evde oturduklarını, sonradan Oba yolundaki eve taşındıklarını, sanığın hareketlerinin orada da devam ettiğini, odada ders çalışırken veya mutfakta aniden gelip özel bölgesine kıyafetlerinin üstünden ve altından dokunduğunu, tarihini tam olarak hatırlamadığı bir gün abisi Rasim ve kız kardeşi Yasemin ile birlikte yattıkları odada uyandığında sanığı üzerinde gördüğünü, sanığın üstündeki kıyafetleri sıyırdığını, kendisinin de kıyafetlerinin olmadığını, göğüs bölgesine elleriyle dokunup cinsel organıyla ön cinsel bölgesine sürtündüğünü, bu sırada bağırarak tekmeleriyle tepki verdiğini, sanığın "sus" diyerek kalkıp üstünü topladığını, bu sırada sanığın cinsel organını da gördüğünü, bağırması üzerine yanlarına gelen annesine olayı anlattığını, ancak sanığın inkar ettiğini, buna benzer bir kaç olayın daha yaşandığını, aynı şekilde yatağına gelip göğüsleri ile ön ve arka cinsel bölgesine elleriyle dokunduğunu, dokunmasının okşama şeklinde olduğunu, ön cinsel bölgesine girecek şekilde değil yüzeysel olarak dokunduğunu, popo bölgesine yani kaka yaptığı yere ise parmağını sokmak suretiyle dokunduğunu, yine hatırlamadığı bir tarihte sanığın kendisinden bir şey istediğini, ona götürdüğünde kendi cinsel organını sıyırıp gösterdiğini, bir kaç kez de farkında değilmiş gibi cinsel organını göstermiş olduğunu, bu anlattıklarının her iki evde de yaşandığını, bir kez de internetten bir babanın kızına tecavüzüyle ilgili bir şey okuyup kendisini de çağırarak "şunu bir oku" diye söylediğini, sanığın bu eylemlerinin bugüne kadar sürdüğünü, son olarak geçen hafta cuma veya cumartesi günü annesi evde yokken sanığın kalçasına vurma şeklinde dokunduğunu, bu durumu sonrandan annesine anlattığında sanığın "şakalaşıyoruz" şeklinde açıklama yaptığını, sanığın yedinci sınıftan beri bir yılı aşkın süredir bu şekilde hareketlerde bulunduğunu, yatağa gelme ve dokunma şeklindeki hareketlerinin ara sıra olduğunu ama diğer dokunmalarının daha sıklıkla olduğunu,
    Mağdurenin Çocuk Destek Merkezi Müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçede; kendisine ve kardeşlerine baskı uygulamasından dolayı sanığı evden uzaklaştırmak amacıyla ifade verdiğini, bu ifadesinin doğru olmadığını,
    Duruşmada ve hükümden sonra mahkemeye sunduğu dilekçede; daha önce anlattıklarının gerçek olmadığını, sanığın çok baskıcı olması nedeniyle evden uzaklaştırabilmek için bu yola başvurduğunu, ancak halen kaldığı kurumda rahat olmadığını, sanığın kendisine cinsel istismarda bulunmadığını, internette "Babamdan nasıl kurtulabilirim" diye araştırma yaptıktan sonra edindiği bilgi ile sanığı suçladığını, arkadaşlarının öğretmenlerine anlatacağını bildiğinden suçlamayı ilk olarak onlara anlattığını, olayın bu şekilde ortaya çıkması halinde kendisine daha çok hak vereceklerini düşündüğünü, suçlamayla ilgili olarak ilk önce okuldaki rehber öğretmen ....ile görüştüğünü,
    Mağdurenin duruşmadaki beyanında hazır bulunan uzman bilirkişi; mağdurenin fiziksel ve bilişsel gelişiminin takvim yaşına uygun olduğunu, gerçeği değerlendirme yetisinde bir eksiklik olmadığını, kuruma yerleşmesinin ardından annesi ile yaptığı görüşme sonrası ilk verdiği ifade ile çelişki doğuracak şekilde beyanlarda bulunduğunu, bu kapsamda internette yaptığı araştırma doğrultusunda sanığa iftira attığını söylediğini,
    Tanık ...; olayla ilgili olarak hiçbir şey bilmediğini ve görmediğini, iddiaya konu olayı ifade vermeye gittiğinde öğrendiğini, çok şaşırdığını, böyle bir şeyin olmasının imkansız olduğunu, sanığın inşaatlarda çalışmasından dolayı sabah evden çıkıp akşam döndüğünü, geceleri de kendisinin çocuklarla birlikte evde olduğunu, iddia edildiği gibi istismar olayı olsa mutlaka haberinin olacağını, ancak hiçbir şey sezinlemediğini, sanığın çocuklara çok baskı uyguladığını, arkadaşlarıyla görüşmelerini istemediği için mağdurenin sanık hakkında asılsız yere suçlamada bulunduğunu düşündüğünü, mağdure kuruma yerleştirildikten sonra her hafta ziyaretine gittiğini, sanık hakkında neden suçlamada bulunduğunu sorduğunda baskı uyguladığı için babasına iftira attığını söylediğini,
    Tanıklar ... ve ...; mağdurenin anlattığı olayları görmediklerini, mağdurenin de bir şey anlatmadığını, bu olayla ilgili annelerinin bilgisi olup olmadığını da bilmediklerini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... savcılıkta; çocuklarına karşı kesinlikle sert davranmadığını, iyi anlaştıklarını, ancak 3-5 gün önce mağdureye okulunda başarılı olmaması ve evde kardeşleri ile huzursuzluk yaşaması halinde kendisini evlendireceğini söylediğini, amacının mağdurenin kendisine çeki düzen vermesini sağlamak olduğunu, mağdurenin bu sözünü ciddiye almış olabileceğini, mağdurenin beyanının doğru olmadığını, eşi tanık Sevim"in de bu konuyla ilgili hiçbir şekilde kendisine soru sormadığını,
    Sorguda; sofrada mağdure ile aralarında bardak sebebiyle tartışma çıkınca "seni teyzenin kızı gibi evlendiririm" dediğini, bu olaydan sonra mağdurenin tavrının değiştiğini, mağdureyi taciz etmediğini, öz kızına böyle bir davranışta bulunmayacağını, mağdurenin sarılmasını yanlış anlamış olabileceğini,
    Duruşmada savcılık ve sorgudaki benzer anlatımlarına ek olarak; olay tarihinden önce mağdureyi okul gezisine göndermediğini, yine 15-20 gün önce düzenlenen Çanakkale gezisine de izin vermediğini, mağdurenin kısa etek ve rahat kıyafetler giymesine karşı çıktığını, mağdurenin bu durumdan rahatsız olduğunu, kendisine iftira attığını,
    Savunmuştur.
    Dosyadaki delillerin aktarılmasından sonra bazı Genel Kurul Üyeleri tarafından; sanığın cinsel istismar içeren eylemlerinin sübut bulup bulmadığının tespit edilmesi, sübut bulduğu kabul edildiği takdirde suç niteliğinin tayin edilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine, öncelikle cinsel istismar içeren eylemlerin sübut bulup bulmadığı ele alınmıştır.
    Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
    Mağdurenin okulun rehber öğretmenine, sanığın kendisine cinsel istismarda bulunduğunu bilen ailesinin yaşananlara müdahale etmediğini beyan etmesi ve bu beyanına uygun şekilde çaresiz kalan mağdurenin durumu öncelikle okul arkadaşı ...."e anlatması ile olayın ortaya çıkması, mağdurenin Çocuk İzlem Merkezinde alınan samimi beyanında olay örgüsü ile eylemlerin gerçekleştirilişine dair tutarlı ve detaylı anlatımlar yapması ve bu anlatımların uzman bilirkişi raporu ile desteklenmesi karşısında; mağdurenin daha sonraki ifade ve dilekçelerinde anlatımından dönerek iddiasından vazgeçmesinin, sanığı atılı suçtan kurtarmaya yönelik olduğu anlaşıldığından, sanığın mağdureye karşı cinsel istismar içeren eylemleri gerçekleştirdiği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sûbuta ermiştir.
    Bu kabul sonrasında suçun niteliğinin belirlenmesine ilişkin yapılan değerlendirmede; her ne kadar mağdure sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin birinde anüsüne "parmağını sokmak suretiyle dokunduğunu" iddia etmiş ise de, mağdure hakkında düzenlenen İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunda anal yoldan organ veya sair cisim sokma eyleminin tıbbi delillerine rastlanılmadığının belirtilmesi ve sanığın suçun nitelikli halini gerçekleştirdiğine dair hakkında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı başka bir delilin bulunmaması karşısında, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve değişik zamanlarda mağdureye karşı basit cinsel istismar suçunu birden fazla kez işlediği anlaşıldığından, TCK"nun 103/1-1. cümle ve 43. maddeleri gereğince cezalandırılması gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
    Suçun niteliğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı vücuda organ sokmak suretiyle cinsel istismar suçunun sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2016 gün ve 135-169 sayılı hükmünün, sanığın eyleminin TCK"nun 103/1-1. cümle ve 43. maddeleri kapsamında kaldığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2017 tarihinde yapılan müzakerede sanığın cinsel istismar içeren eylemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin uyuşmazlık bakımından oybirliğiyle, eylemin hukuki niteliğine ilişkin uyuşmazlık yönünden ise oyçokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi