20. Hukuk Dairesi 2016/6527 E. , 2017/9812 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi vekilinin, 22/03/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile;...Orman Bölge Müdürlüğünce ...ili,...ilçesi, ...köyünde, 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesine göre yapılan çalışmalar neticesinde, 151 ada 56, 92, 94, 111, 116, 148, 163, 93, 112 ve 119 parsel sayılı taşınmazların orman sınırı dışına çıkarıldığını, oysa; bu taşınmazların fiilî olarak orman olduğunu, 1988 tarihli memleket haritasının da bu yerin orman olduğunu teyit ettiğini, açıklanan sebeplerle; çekişmeli taşınmazların 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi gereği orman sınırı dışına çıkarılma işleminin iptalini ve taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacı ... Yönetiminin davasının kabulü ile, 151 ada 56, 92, 94, 111, 116, 148, 163, 93, 112 ve 119 parsel sayılı taşınmazların 2/B maddesine göre yapılan tesbitlerinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapu siciline tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairenin 11/03/2015 gün 2992-1445 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 30. maddesi 4. bendi (a) fıkrasında açıkça mahkeme kararı ile orman sayılan alanlarda dahi 2/B uygulamasının yapılabileceği kabul edilmiştir. Ancak, bunun için, taşınmazların dava tarihindeki eylemli durumuna göre orman sayılmış olmaması gerekir.
Somut olayda; mahkemece, keşif yapılarak taşınmazların hali hazırdaki eylemli durumu ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden olup olmadıkları araştırılmamıştır.
O halde; mahkemece, 1982 tarihine en yakın tarihli memleket haritasının yapımına esas olan hava fotoğrafı ve memleket haritası getirtilip bilirkişi eliyle incelenmeli ve dava konusu taşınmazlarla ilgili 2/B alanlarında 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereği kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı sorulmalı, yapılmışsa dava konusu 2/B alanlarında belirlenen parsellere ait kadastro tutanakları getirtilmeli ve bu tutanaklarda kullanıcı olarak beyanlar hanesinde ismi yazan kişiler tesbit edilerek bu kişiler davaya dahil edilmeli ve halen Çevre ve Orman Bakanlığı (...) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşif ve alınacak raporlar ile dava konusu taşınmazların orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkinlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmazlar üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği hususları değerlendirilmeli; dava konusu taşınmazların doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği incelenerek bu olgular tartışılmalı ve orman niteliği kaybolmuş ise, çekişmeli bölümler üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların sayısı ve yaşları kesin olarak saptanmalı, çekişmeli taşınmazların hükmen orman yapıldığı kadastro dosyaları da getirtilerek yapılacak keşifte somut olgulardan faydalanılmalı, çekişmeli taşınmazların nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodlarla kesin olarak saptanmalıdır.
Kabule göre de; davanın, 2/B uygulamasının iptaline ilişkin olduğu kabul edilerek dava konusu edilen taşınmazlar yönünden 2/B uygulamasının iptali ile yetinilmesi gerekirken, mahkemece, zaten hükmen orman olarak kesinleşen parseller hakkında mükerrer sicil oluşturacak şekilde yeniden tescili yönünde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonucunda davalı Bakanlık aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile çekişmeli 151 ada 56B, 119 ve 148 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak yapılan 2/B uygulamasının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, askı ilân süresi içinde açılan 2/B uygulamasına itiraz niteliğindedir.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve 18.07.2008 tarihinde kesinleşmiştir. 05.03.2013 tarihinde 6 ay süre ile ilân edilen ve dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verildiği halde bozma gerekleri tam yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; eldeki dava Orman Yönetimince açılan ve orman kadastrosu sırasında 2/B parseli olarak işlem gören dava konusu taşınmazların 2/B uygulamasına itiraza ilişkin olup, Dairenin bozma kararında çekişmeli taşınmazların 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirip yitirmedikleri ve dolayısıyla 2/B parseli niteliğinde olup olmadıklarının tespiti için 1982 tarihine en yakın tarihli memleket haritaları ve hava fotoğraflarının bilirkişiler marifetiyle incelenmesi ve taşınmazların niteliğinin kesin olarak belirlenmesi gerektiği vurgulandığı halde bozma sonrası yapılan yargılamada hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazlara uygulanan hava fotoğrafının tarihi belirtilmemiş, 1988 tarihli memleket haritası üzerinde taşınmazların nitelikleri araştırılmış, fen bilirkişi tarafından yapılan incelemede ise 1985 tarihli hava fotoğrafının incelendiği anlaşılmış, bu haliyle çekişmeli taşınmazların 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğinde olup olmadıkları hususunda yapılan araştırma yeterli görülmemiştir.
O halde; mahkemece 1982 yılı öncesine en yakın tarihli memleket haritasının yapımına esas olan hava fotoğrafı ve memleket haritası getirtilip halen Çevre ve Orman Bakanlığı (...) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşif ve alınacak raporlar ile dava konusu taşınmazların orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkinlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmazlar üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği hususları değerlendirilmeli; dava konusu taşınmazların doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği incelenerek bu olgular tartışılmalı ve orman niteliği kaybolmuş ise, çekişmeli bölümler üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların sayısı ve yaşları kesin olarak saptanmalı, çekişmeli taşınmazların nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodlarla kesin olarak saptanmalıdır.Ayrıca; 6831 sayılı Kanunun 11/3. maddesine göre, orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı Orman Genel Müdürlüğünce açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerdir. Orman Yönetimi ise, sadece Hazine ve Orman ve Su İşleri Bakanlığını taraf göstererek eldeki davayı açmıştır. Ancak, Hazine ve Bakanlığın bu tür davalarda taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesine göre dava şartıdır. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tesbit ederse, davanın usûlden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise, bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse, davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddeder (HMK madde 115/2). Yine, HMK."nın “Tarafta İradî Değişiklik” başlığını taşıyan 124. maddesinde aynen “Bir davada taraf değişikliği, ancak, karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” denilmektedir.
O halde, mahkemece; öncelikle, kanunî prosedüre uygun olarak HMK."nın 115/2. maddesine göre, davacı ... Yönetimine, davayı doğru hasma (2003 yılında yapılan kadastroda dava konusu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak yapılan tespitinde tespit maliki olarak görünen kişiler) yöneltmesi için kesin süre verilmeli, HMK’nın 124. maddesine göre usûlüne uygun olarak davalı tarafta değişiklik yapılsa dahi davacı ... Yönetiminin Hazine ve Orman ve Su İşleri Bakanlığına karşı açtığı davanın pasif sıfat yokluğu sebebiyle reddine karar verilmelidir. Orman Yönetimi, verilecek kesin süre içinde husumeti doğru hasma yöneltir ve tarafta iradî değişiklik HMK’nın 124. maddesinde açıklandığı şekliyle sağlanabilirse, yukarda anlatılan şekilde yapılacak araştırma sonucu ulaşılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve hatalı gerekçeler ile hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davacı ... Yönetimi ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.