1. Hukuk Dairesi 2015/4739 E. , 2017/6748 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 2978 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 60 m²’lik kısmına davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bahçe yapmak suretiyle elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile 01.10.2005-30.09.2010 tarihleri arasındaki dönem için toplam 3.072,00 TL escrimisile hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, "01.06.2011 tarihinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi taşınmazın elatılan kısmının dava tarihi itibariyle değerini 27.234,00 TL olarak belirtmiştir. Ayrıca istenen ecrimisil miktarı da 3.072,00 TL olduğundan dava konusunun toplam değeri 30.306,00 TL"dır. Bu nedenle dava değerinin HUMK"nun 8. maddesi gereğince davanın açıldığı tarihte sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aşmış olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esastan sonuçlandırılması doğru olmamış,..." gerekçesiyle bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde dosya görevli mahkemeye gönderilmiş, görevli ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile davalının davacıya ait 2978 ada 11 parsel sayılı taşınmazın krokide gösterilen 45,39 m²"sine elatmasının önlenmesine, talep edilen dönem için toplam 2.007,00 TL ecrimisilin dönem sonlarından işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, bozma ilamının ..." adresinde bizzat davalıya tebliğ edildiği, bozmadan sonraki ilk duruşma gününün ise yapılan kolluk araştırmasında davalının adresine ulaşılamadığı gerekçesiyle Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olayda, davalıya Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılmış olması hatalıdır. Zira duruşma günü usulünce tebliğ edilmeyerek davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. Kaldı ki davalı temyizinde, dava konusu taşınmazı 3-4 yıl önce boşalttığını da savunmuştur.
Hal böyle olunca, davalının çekişme konusu 2978 ada 11 parsel sayılı taşınmazı boşaltıp boşaltmadığının açıklığa kavuşturulması, taşınmaz boşaltılmış ise elatmanın önlenmesi yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.