Ceza Genel Kurulu 2017/429 E. , 2017/427 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 06.06.2013
Sayısı : 886-325
Hırsızlık suçlarından sanıklar ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.09.2006 gün ve 34-545 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 13.11.2012 gün ve 17529-23684 sayı ile;
"Müştekiler ..., ... ve ..."ın oturdukları bölgenin aynı bölge olduğu, suç yerlerinin birbirine yakın bulunduğu, 05.11.2005 tarihinde akşamleyin evlerinin yakınına park ettikleri araçlarının camları kırılarak içerisinde bulunan suça konu eşyaların alındıkları, 06.11.2005 tarihinde saat 01.45"de Emniyet Müdürlüğü Asayiş Müdürlüğüne 1863 Sokak No:41 sayılı yerde çalıntı mallar ve bu malları çalan şahısların bulunduğu ihbarı üzerine saat 02.30"da belirtilen yere gidildiğinde, sanıkların kolluk görevlilerini görmeleri üzerine kaçmaya çalışmaları üzerine yakalandıkları, söz konusu yerde yapılan aramada mağdurlar ... ve ...’ın otolarından çalınan teyplerin ele geçirildiği, sanık ...’ın üzerinde de mağdur ...’ın aracından çalınan montun ele geçirildiği olayda, yüklenen suçlardan sanıkların hükümlülüğü yerine kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Kabule göre de:
Gerekçeli kararda mağdurlar ... ve ...’ın isimleri yazılmayarak CMK"nın 232/2-b maddesine aykırı davranılması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 06.06.2013 gün ve 886-325 sayı ile;
"Her ne kadar Yargıtay 13. Ceza Dairesince sanıkların yatıp kalktıkları metruk binada çalıntı malların bir kısmının bulunduğu ve sanıkların kolluk görevlilerini gördüklerinde kaçmaya başladıkları, dolayısıyla sanıkların atılı suçu işledikleri görüşüyle önceki beraat kararı bozulmuş ise de, daha önce gerekçeli kararda bu hususların tartışıldığı ve sanıkların atılı suçları işlediklerinin sabit olmadığı" gerekçesiyle direnerek, sanıkların önceki hükümdeki gibi beraatlerine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.05.2014 gün ve 283180 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 367-1251 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 28.03.2017 gün ve 221-3229 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanıklara bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, sanıklardan ..."ın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine hazır bulunan diğer sanık ..."ın dinlenilmesi ile yetinilip, sanık ..."dan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, direnmeye konu her iki sanık yönünden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.06.2013 gün ve 886-325 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, direnmeye konu her iki sanık yönünden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.