16. Hukuk Dairesi 2015/13684 E. , 2017/8152 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1980 yılında yapılan kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 656 parsel sayılı 1.101.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kamu orta malı niteliğinde mera olarak sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir. Davacı ...; dava dilekçesine ekli krokide (A) harfi ile belirtilen 18.261,02 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 10.835,56 metrekare yüzölçümlü taşınmazlar hakkında tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle 22.08.2014 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın 3402 sayılı Kanun’un 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davaya konu (A) ile gösterilen taşınmaz bölümünün 1981 tarihinde tutanağı kesinleşen 656 numaralı mera parselinde kaldığının anlaşılmasına göre bu bölüme yönelen ve yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Davacı vekilinin, dava dilekçesine ekli krokide (B) harfi ile gösterdiği bölüme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu kabul edilerek dava reddedilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, davacı, dava dilekçesinde (A) ile gösterilen bölüm ile birlikte; (B) ile gösterilen bu bölümünde kendi zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla dava açmış olup; dava dilekçesine ekli krokinin incelenmesinde (B) ile gösterilen bu bölümün krokiye göre 656 numaralı mera parseli içerisinde değil; ... iline bağlı ... İlçesi sınırı içerisinde kaldığı görülmekte, dava dilekçesindeki açıklamalara göre ise bu bölümün ... İlçesi"ne bağlı ... Köyü hudutları içerisinde kaldığı belirtilmektedir. Ancak, mahkemece davacı tarafa (B) ile gösterilen bu bölümün var ise ada-parsel numarasını bildirmesi için süre ve imkan tanınmadan, yahut bu bölümün kadastro tespit çalışmalarında hangi ada-parsel numarasını aldığı ya da tescil harici bırakılan yerlerden olup olmadığı keşfen belirlenmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle krokide (B) ile gösterilen taşınmaz başında, ... ve ... Köylerinden tespit edilecek ve çekişmeli taşınmaz bölümünü bilebilecek olabildiğince yaşlı, yansız, mahalli bilirkişiler ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları ve fen ve zirai bilirkişi eşliğinde keşif yapılması, taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde aykırılık giderilmeye çalışılmalı, zirai bilirkişiden taşınmazın dava konusu edilen bölümü ile varsa diğer bölümleri ve komşu taşınmazlar ile ayrı ayrı karşılaştırmalı olarak toprak yapısı ve niteliğini gösterir rapor düzenlemesi istenmeli; fen bilirkişiden dava dilekçesine ekli krokide (B) ile belirtilen taşınmaz bölümünün kadastro tespit çalışmalarında varsa hangi ada-parsel numaralı taşınmaz içerisinde kaldığı yahut hakkında tutanak düzenlenmemiş tescil harici bir alan mı olduğu hususunda keşfi takibe imkan verir ayrıntılı ve krokili rapor alınmalı, bundan sonra davanın belirlenen niteliğine göre (tescil ve/veya tapu iptal ve tescil) yasal düzenlemeler de dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen şekilde bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.