4. Ceza Dairesi 2018/7940 E. , 2019/452 K.
"İçtihat Metni"Silahla tehdit suçundan sanık...."nin TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK"nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2014 tarihli ve 2012/59 esas, 2014/30 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına dair Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 25/10/2018 gün ve 94660652-105-18-11137-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2018 gün ve 2018/89463 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Çankırı Ağır Ceza Mahkemesince; sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği sorulmadan, Şabanözü Asliye Ceza mahkemesin tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden bahisle, itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de; dosya arasında bulunan Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2011 tarihli ve 2011/40 talimat sayılı duruşmada sanığa, mahkumiyeti halinde 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin uygulanmasını kabul edip etmediği hususunun sorulduğu ve sanığın da kabul ettiğine ilişkin beyanda bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit suçundan sanık..."nin TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK"nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2014 tarihli ve 2012/59 esas, 2014/30 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına dair Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kararının, Çankırı Ağır Ceza Mahkemesince; sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği sorulmadan, Şabanözü Asliye Ceza mahkemesin tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden bahisle, itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de; dosya arasında bulunan Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2011 tarihli ve 2011/40 talimat sayılı duruşmada sanığa, mahkumiyeti halinde 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin uygulanmasını kabul edip etmediği hususunun sorulduğu ve sanığın da kabul ettiğine ilişkin beyanda bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine,
.2.
yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulmadığı gerekçesiyle kaldırılmasına dair Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
.3.
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re"sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları arasında yer alan “sanığın kabul etmesi” şartı, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasına eklenmiş ve bu değişikliğin gerekçesi olarak, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir.” denilmiştir.
Uygulamada “sanığın kabul etmesi” ibaresi, sanığın itirazının bulunmaması şeklinde yorumlanmaktadır. Diğer bir deyişle sanıktan sorulmadığı halde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar sanığa tebliğ edildiği halde itirazda bulunulmamış ise, objektif koşulların gerçekleştiği kabul edilmektedir.
Maddede açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, bu husus öncelikle hazır bulunan sanıktan sorulmalıdır. Sanığın savunması önceden alınmış ve bu husus sorulmamış ise, adil yargılama yapılmasının bir uzantısı olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun ne olduğu ve sonuçları açıklamalı bir yazıyla sanığa bildirilebilecektir. Ancak yasada tebligat yapılmasına ilişkin açık bir hüküm ve zorunluluk bulunmadığından,
.4.
bilgilendirme amacıyla yapılan bu tebligat sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde yorumlanmamalıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıktan sorulamadığı durumlarda, bulunması halinde müdafiinden de sorulabilecektir. Ancak bu hususta sanık ile müdafiinin iradesi çatıştığında, yasada açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, sanığın iradesine üstünlük tanınacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle, sanıklar 5 yıllık, suça sürüklenen çocuklar ise 3 yıllık denetim süresine tabi tutulmakta ve mahkeme tarafından gerekli görüldüğünde, haklarında yükümlülük de belirlenebilmektedir. Masum olduğunu ve beraat edeceğini düşünen kişi, masum olduğuna inanmakta, yargılanmak istemekte, yargılamanın sonucuna razı olmakta, yargılama sonucunda mahkum olsa dahi bu kararın, olağan kanun yollarında bozulacağına inanmaktadır. Bu kişiyi denetim süresine ve yükümlülüklere tabi tutmak hakkaniyete aykırıdır. Çünkü hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, eğer bu kişinin kanaati doğruysa, gereksiz yere denetim süresine tabi tutulmuş ve yükümlülük altına sokulmuş olacaktır. Bu nedenle de 25/07/2010 tarihinde sanığın kabul etmemesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine dair yasal düzenleme yapılmıştır.
Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin beyanı, tamamen kendisini ilgilendiren ve başka bir kimsenin kabulüne bağlı olmayan bir beyandır. Sanık, hakkındaki davanın başlangıcında beraat edeceğini düşünürken, sonrasında davada gelinen aşama, dinlenen tanıklar ve elde edilen deliller itibariyle artık mahkumiyetine karar verilebileceğini düşünebilir ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına razı olabilir. Bu nedenle, önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeyen sanığın, bu beyanından dönerek anılan kurumun uygulanmasını istemesi mümkündür. Ayrıca sanığın bu beyanından dönmesini engelleyecek yasal bir düzenleme de mevcut değildir. Sanık ne zamana kadar bu beyanından dönebilecektir? Burada sanığın beyanından dönmesi için kabul edilmesi gereken en son aşama, hüküm aşaması olmalıdır. Hüküm kuruluncaya kadar sanık beyanından dönebilir. Hüküm verildikten sonra sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmemesi ya da kabul etmesi herhangi bir sonuç doğurmayacaktır.
İncelenen dosyada; sanık ...hakkında 08/09/2006 tarihli silahla tehdit eylemi nedeniyle cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama sırasında Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2011 tarihli ve 2011/40 sayılı talimat duruşmasında sanığın, ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğine dair beyanda bulunduğu, yargılama neticesinde Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2014 tarihli ve 2012/59 esas, 2014/30 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK"nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan karara itiraz edildiği, Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla "...yapılan yargılama sırasında sanığa HAGB"yi kabul edip etmediği sorulmadan ve açıkça HAGB"yi kabul beyanı olmamasına rağmen sonuçta HAGB kararı verildiği..." biçimindeki gerekçeyle itirazın kabulüne, hükmün
.5.
açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına karar verildiği, sanığın suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık..."nin, işlediği kabul edilen tehdit suçu nedeniyle dosyaya yansıyan ve talep edilen somut maddi bir zararın bulunmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel oluşturmaması, sanığın işlediği kabul edilen suçun, niteliği ve hükmolunan ceza süresi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında bulunması, Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2011 tarihli ve 2011/40 sayılı talimat duruşmasında sanığın, ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğini beyan etmesi karşısında, sanığın TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK"nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2014 tarihli ve 2012/59 esas, 2014/30 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilip anılan karara yönelik itirazın reddine karar verilmesi yerine, kabulüne dair Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/08/2014 tarihli ve 2014/375 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 17/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.