1. Hukuk Dairesi 2016/4672 E. , 2017/6701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
MİRASÇILARI : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vasisi, kısıtlı ... ... adına kayıtlı ... parsel sayılı taşınmazın 84.000 YTL’den az olmamak üzere satışı için Türk Medeni Kanununun 405/ I maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alındığını ancak hataya düşülerek adi alım satım sözleşmesi ile 35.000 YTL bedelle satışın yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile önceki maliki adına tescili isteğinde bulunmuş, yargılamanın devamında kısıtlı Yusuf’un ölümü üzerine mirasçıları davaya devam ederek tapunun iptal ve tescilini istemişlerdir.
Davalı; taşınmazı 84.000-TL bedelle satın aldığını ve satış bedelini elden ödediğini, davacı tarafla aralarında yapılan 29/01/2001 tarihli alım satım sözleşmesinin uygulanmadığını, 24/04/2001 tarihinde resmi işlemin gerçekleştirildiğini, bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini, vesayet makamının satışa izin kararının denetim makamınca onandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine dair verilen karar Dairece “çekişmenin temsil görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunun açıklığa kavuşturularak giderilmesi gerektiği, temliki işlemde belirtilen bedelin kısıtlı veya vasinin nam ve hesabına yatırılıp, yatırılmadığının açıklıkla saptanması, ayrıca taşınmazı temlik alan davalının, kısıtlının zararlandırıldığını bilen yada bilmesi gereken konumunda olup olmadığının, tüm taraf delilleri toplanarak değerlendirilmesi ve ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gerekçelerle davanın reddedilmiş olmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, “davacı tarafın ileri sürdüğü hususların Medeni Yasanın 2.maddesine aykırı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar bu kez Dairece “ hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiş, özellikle “taşınmazı temellük eden davalının, kısıtlının zararlandırıldığını bilen yada bilmesi gereken konumunda olup olmadığının, tüm taraf delilleri toplanarak değerlendirilmesi” vurgusu yapıldığı, öte yandan; taşınmazın resmi akitle 84.000-TL’ye satıldığı, ancak vasi ile davalı arasında yapılan harici anlaşma ile satış bedelinin 35.000-TL olarak belirlendiği, taraflar arasında haricen düzenlenen belge olmasa idi akitte gösterilen bedelin davacı tarafça alındığının kabulünün zorunlu olduğu, ne var ki bu belge karşısında satış bedelinin 35.000-TL olarak kabulü gerekeceği ve bu belgede “…mahkemeye itiraz edilerek fiat düşürüldüğünde tapudan alım satım işlemi yapılacağı..” ibaresine yer verildiği, buna rağmen taşınmazın davalı tarafından satın alındığı, dolayısıyla davalının kısıtlının zararlandırıldığını bilen kişi olduğu sonucuna varıldığı,hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda mahkemece, davanın kabulü ile çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden çekişme konusu taşınmazın 11.08.2011 tarihli satış işlemiyle hükümden önce dava dışı 3. kişi adına tescil edildiği, mahkemece ise davalı adına olan tapu kaydının iptali şeklinde kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, “dava konusunun devri” kenar başlığı altında; "...isterse devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderinden müteselsilen sorumlu olur. İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür..." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
O hâlde, kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.