2. Hukuk Dairesi 2014/24641 E. , 2015/7466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/1990
NUMARASI : 1990/320-1990/356
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dava, 2828 sayılı Kanununa göre alınmış olan korunma kararının kaldırılmasına ilişkindir. Sözü edilen Kanun, korunmaya muhtaç çocukların ergin oluncaya kadar bu kanun hükümlerine göre kurulan sosyal hizmet kuruluşlarında bakılıp gözetilmeleri hususundaki tedbirin görevli ve yetkili mahkemece alınacağını hükme bağlamış (2828 S.K.md.22/1), görevli ve yetkili mahkemenin Kanunun 24 maddesi de, korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece çocuk ergin olmadan kaldırılabileceği gibi, ergin olduktan sonra da çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır
5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 26/3 maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarda yer alan tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden, 2828 Sayılı Yasanın maddesindeki tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır. (HGK"nun 16 01 2013 tarih, 2012/2- 563 Esas. 2013/69 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklandığı üzere. 5395 Sayılı Yasa"nın yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi Çocuk Mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır. İşin esasıyla ilgili karar vermek görevi sonradan yürürlüğe giren yukarıda bahsedilen kanunla değiştiğine göre dava. Çocuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup. her aşamada mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Gerçekleşen bu durum karşısında, görevsizlik kararı verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir
2-Kabule göre de;
Koruma Kararının kaldırılması davasında dava ve karar tarihi itibariyle ergin olmayan küçüğün yasal temsilcileri (veli ya da vasi) davaya dahil edilmeden eksik hasımla yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de doğru değildir
SONUÇ: Temyiz edilen hukmun yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.04.2015(Salı)
KARŞI OY YAZISI
İstek, ergin olmayan küçük F.. Y.. hakkında daha önce verilmiş olan koruma kararlarının kaldırılmasına ilişkin olup 02.05.1990 tarihinde yapılmıştır. İstek asliye hukuk mahkemesine yapılmış ve mahkemece 02.05.1990 tarihinde kabul edilmiştir. İsteğin kabul sedilmesinden sonra 01.04.2005 tarihinde Balıkesir"de Aile Mahkemesi kurulmuş ve faaliyet geçmiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesine göre “Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.”
Talep aile mahkemesinin faaliyete geçmesinden önce sonuçlandırıldığına göre elde sonuçlanmamış bir dava veya istek de yoktur. O halde bu sebeple kararın bozulmasına karar verilmez.
Öte yandan 07.11.1982 tarihli ve 2709 Numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. maddesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde “Herkesin, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde sonuçlandırılmasını isteyebileceği,” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 30. maddesinde “Hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu” hüküm altına alınmıştır. Yukarıda belirtilen kurallar ilk derecede mahkemeleri olduğu gibi Yargıtayı"da bağlayıcı niteliktedir. Bu açıklamalar karşısında kararın sayın çoğunluğun görüşü doğrultusunda bozulması eldeki dava için gereksiz gider yapılmasına ve davanın makul sürede sonuçlandırılmasına da engel olacak niteliktedir.
Yukarıda açıklanan sebeple davanın görevli mahkemede bakılıp sonuçlandırıldığı kabul edilerek temyize yönelik inceleme yapılması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.