Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/760
Karar No: 2017/684
Karar Tarihi: 23.01.2017

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/760 Esas 2017/684 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/760 E.  ,  2017/684 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... tesislerinde yine Perenco’ya bağlı olan... ile 31.08.2015 tarihleri arasında hizmet verdiğini, 31.08.2015 tarihinde müvekkilinin iş yerinin kapatıldığı gerekçesiyle işten çıkarıldığını, Perenco’nun kendisine bağlı olarak çalışan işçilerin tazminatlarından kurtulmak amaçlı kendi sosyal tesislerinde çalışan işçileri bir başka taşeron firma altında göstererek muvazaa işlemi yapıldığını ileri sürerek feshin geçersizliğini, davacının eski işine iadesini ve işe iade kararına kadar geçeçek süre için dört aylık süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının ve işe iade kararına davalılar tarafından uyulmaması halinde sekiz aya kadar ücreti tutarında tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı ... vekili, dava dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesine uygun olmadığını, davacının iş güvencesi kapsamında olmadığını, davacının akçalı haklarını ve hak ettiği tazminatlarını eksiksiz olarak aldığını, muvazaa iddiasının gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, mümkün olmadığı takdirde takdirde esastan reddini talep etmiştir.
    Davalı ... Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin diğer davalı şirkete bağlı bir şirket olmadığını, muvazaalı anlaşma yapıldığı yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin son bulduğunu, iş sözleşmesinin feshinin sebebinin diğer davalı şirket ile olan hizmet sözleşmesinin sonlandırılması olduğunu ileri sürerek davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, usulden reddedilmediği takdirde esastan reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davalının ibraz etmiş olduğu belgeler ve ... kayıtlarına göre davalı ... Ltd. Şti. bünyesinde çalışan işçi sayısının 30’dan az olması nedeniyle davacının davalıya karşı işe iade davası açamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebeple feshedilip edilmediği ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 4857 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca aynı Kanun"un 18. maddesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshetmek isteyen işveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.
    Yazılı fesih bildiriminin de, fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde içermesi zorunludur. Yazılı şekil şartına uymamak ve yazılı fesih bildiriminde, fesih sebebinin açık ve kesin olarak gösterilmemesi, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesi anlamında feshin geçersizliği sonucunu doğurur.
    Yine aynı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında ise asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
    Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o iş yerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
    İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
    Muvazaa Borçlar Kanun"da düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin 7. fıkrasında sözü edilen hususların adi kanuni karine olduğu ve aksinin ispatlanmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.
    Somut olayda, dosyaya celbedilen ... kayıtlarına göre son işvereni ... olmakla birlikte davacının 2008 yılı öncesinde davalı .... ... şirketinde çalıştığı görülmektedir. Bu sebeple, davacının iddiaları doğrultusunda davalı olan her iki şirket arasındaki hukuki ilişkinin tespiti için tüm sicil dosyaları ve davalı şirketler arasındaki tüm ihale sözleşmeleri celbedilerek taraf tanıkları da dinlenilmek suretiyle davalı .... Turkse Perenco ile diğer davalı ... Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkin ne olduğu, muvazaa ya da asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra karar verilmesi gerekirken bu hususların gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.01.2017 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi