8. Hukuk Dairesi 2017/12644 E. , 2019/1276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06.03.2016 tarihli ve 2015/1778 Esas, 2017/3006 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, dava konusu 229 ada 10 parsel taşınmazın davalılar adına kayıtlı olmakla kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı ... ... ve ... vekili; davalılara ait taşınmaz olduğunu ve taşınmaz üzerindeki binanın belediyeden izinli olarak 1973 yılında yapıldığını daha sonra kıyı ... çizgisinin oluşturulduğunu, davalıların kazanılmış hakkı bulunduğunu açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ; davanın açıldığı tarih olan 13.12.2004 tarihinden önce 25.01.2004 tarihinde vefat etmiş olup davacı ... tarafından kendiliğinden mirasçılarına karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2005/115 Esas sayılı dosya ile dava açılmış ve bu dava görülmekte olan dava dosyası ile birleştirilmiştir. Bir kısım ... mirasçıları vekili; taşınmazın tapu kaydında kıyı kenar çizgisine ilişkin şerh bulunmadığını, binanın 1973 yılında yapıldığını ve iskan izni verildiğini, Kıyı Kanunu"nun ise 17.04.1990 yılında yürürlüğe girdiğini, davalıların müktesep hakkı olduğunu açıklayarak, kamulaştırmasız el konulmaya çalışıldığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; ilk kararda davanın kabulüne 10 parsel taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir. Bu karar; taşınmazın kadastro tespitinin hangi tarihte kesinleştirildiğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi halinde işin esasına girilmeden davanın reddine, dava süresinde açılmışsa ilk tesis kaydının ve dayanağı ilamın tescil krokisinin mahalline uygulanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Davalılarca karar düzeltmeye getirilmişse de karar düzeltme talepleri de reddedilmiştir. Bunun üzerine mahkemece bu defa davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir. Bu karar ise, hak düşürücü süreden red kararı doğru olmakla birlikte Anayasa Mahkemesince yasa hükmünün iptal edildiği, bu durumda taşınmazın ilk tesis kaydının ve dayanağı ilamın tescil krokisinin mahalline uygulanıp kapsamının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi, kabulü halinde 6099 sayılı Yasa hükümlerinin gözetilmesi suretiyle çözüme kavuşturulması gerekçesi ile bozulmuştur. Bir kısım davalılarca karar düzeltme talebinde bulunulmuşsa da karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin son kararında; her ne kadar taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığı anlaşılsa da dava konusu taşınmazın ilk tesis kaydının, tapu kaydının ve dayanağı mahkeme ilamının tescil krokisi kapsamında kaldığı tespit edilmekle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ... vekili esasa yönelik olarak, bir kısım davalılar (..., ... ve ...) vekili ise vekalet ücretine yönelik olarak kararı temyiz etmiştir. Dairemizce 06.03.2017 tarihli ve 2015/1778 Esas, 2017/3006 Karar sayılı ilamla kararın onanmasına karar verilmiştir. Davacı ... vekili ve bir kısım davalılar (..., ... ve ...) vekili süresi içerisinde karar düzeltme talep etmiştir.
Dava; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle açılmış tapu iptal ve terkine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK’un 440. maddesinde yazılı hallerden hiç birisine uymayan davacı ... vekilinin karar düzeltme isteminin reddine;
2. Birleşen dava dosyası olan 2005/115 esas sayılı dosya yönünden, davalılarının karar düzeltme isteğine gelince; Mahkemece davanın tümden reddine karar verilmiş olup hükmün 4. fıkrasında “davalılar ..., ... (ölü), ... mirasçıları olan ... , ..., ... kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesine göre hesaplanan 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ... , ... , ..., ..."na verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuşsa da birleşen dosya davalılarından ..., ... ve ...nün kendilerini vekille temsil ettirdiği göz ardı edilerek, hatta gerekçeli karar başlığında vekilleri bulunduğu da belirtilmeksizin bu davalılar yönünden vekalet ücreti hususunda hiç karar verilmemiş olması doğru görülmemiş olup, mahkemece belirtilen davalılar yönünden de vekalet ücreti yönünden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Bir kısım davalılar , ... ve ... vekilinin yukarıda (2.) bentte açıklanan karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/I-4. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairemizin 06.03.2017 tarihli ve 2015/1778 Esas, 2017/3006 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının vekalet ücretine hasren 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin karar düzeltme taleplerinin tamamının REDDİNE, istek halinde peşin harcın bir kısım davalılara iadesine,11.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.