20. Hukuk Dairesi 2016/14160 E. , 2017/9751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar 17.05.2011 tarihli tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... ilçesi, ...köyünde bulunan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddine fen bilirkişisinin 18/06/2014 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 3757.89 m2, (B1) harfi ile gösterilen 25956.65 m2, (C) harfi ile gösterilen 2085.36 M2, (D) harfi ile gösterilen 3505.74 m2, (F) harfi ile gösterilen 3521.41 m2"lik ksımların davacılar adına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline; Yeşilalan beldesi 105 ada 1 parselin içinde kalan ve (A1) harfi ile gösterilen taşınmaz 177 ada 3 parselin içinde kalan ve B2 harfi ile gösterilen 900.23 m2 taşınmaz ve 177 ada 3 parselin içinde kalan ve (E1) harfi ile gösterilen 646.88 m2 taşınmaz yönünden mahkemenin yetkisizliğine, bu taşınmazlar yönünden karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; 18/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 22998.30 m2 ve (E) harfi ile gösterilen 14684.70 m2"lik kısımların Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine; Kadastro Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş hüküm dahili davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1983 yılında yapılan arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer tescil harici bırakılmıştır.
Dava tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713 maddesinin ""Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur. Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir"" şeklindeki açık hükmüne rağman mahkemece yasal ilanların yapılmadı görülmüştür, ayrıca mahkemece davacı kişiler adına fen bilirkişisinin 18/06/2014 tarihli raporunda (B), (B1) harfi (C), (D) ve (F) harfi ile gösterilen kısımlar ile Hazine adına 18/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda (A) ve (E) harfi ile gösterilen kısımların tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmekle birlikte taşınmazların vasıfları belirtilmemiştir.
O halde Mahkemece, öncelikle dava konusunun TMK"nın 713/4-5. maddesi gereğince gazete ile bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan edilmesi ve son ilân tarihinden başlayarak üç aylık itiraz süresi beklendikten sonra, karar
verilmeli, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazlardan orman olmadığı belirlenen taşınmazlar var ise bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı ve taşınmazın vasıfları her bir kısım için ayrı ayrı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili ... ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dahili davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.