21. Ceza Dairesi Esas No: 2015/5737 Karar No: 2016/1013 Karar Tarihi: 09.02.2016
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/5737 Esas 2016/1013 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/252 (E) ve 2012/269 (K) numaralı kararında, sanıkların resmi belgede sahtecilik suçunu birlikte işledikleri iddia edilmiştir. Ancak, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca, sanıkların zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket etmedikleri ve katılanın bu durumdan bilgisi olduğu anlaşıldığından suç kastlarının bulunmadığı da ifade edilmiştir. Sanıkların temyiz itirazları sonucunda yapılan değerlendirme sonucu kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, TCK'nun 53/3. maddesi gereğince 53/1-c bendindeki “velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanıkların kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca, T.C. Anayasa Mahkemesi’nin TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluğa da değinilmiştir.
21. Ceza Dairesi 2015/5737 E. , 2016/1013 K. "İçtihat Metni"
Tebliğname No : 11 - 2012/239626 MAHKEMESİ : Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi TARİHİ : 29/05/2012 NUMARASI : 2011/252 (E) ve 2012/269 (K) SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
1-)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80-98 sayılı ve 19.04.2005 gün ve 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle, sanıkların birlikte hareket ederek resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddia ve kabul edilen somut olayda; sanık ....."ın suça konu çekin talimatı ile muhtemelen oğlu olan sanık ..... tarafından imzalandığını, sanık ...."ın babasına ait çekleri onun talimatı ile kullandığını, çeklerin çoğunu babası adına kendisinin imzaladığını, suça konu çeki de muhtemelen kendisinin imzaladığını savunmaları, katılan şirket yetkilisinin sanık.... ile iş yaptıklarını, sanık ...."ün çocukları .... ve ...."ın zaman zaman ...."ün çeklerini imzaladıklarını, bu şekilde imzalanan çeklerin daha önce ödendiğini beyan etmesi karşısında, suça konu çekin düzenlenmesi konusunda sanık ....."ün önceden verilmiş rızası olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu ve sanıkların zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket etmediğinden suç kastlarının bulunmadığı gibi katılanın bu durumdan bilgisi olduğu anlaşıldığından; atılı suçtan beraatleri yerine, yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, 2-)Kabul ve uygulamaya göre de; a-)TCK’nun 53/3. maddesi gereğince 53/1-c bendindeki “velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanıkların kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, b-)T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.