16. Hukuk Dairesi 2015/16364 E. , 2017/8032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 196 parsel sayılı 1.220,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 218 ada 15 parsel numarasıyla ve 4.258,37 metrekare yüzölçümlü olarak; 581 parsel sayılı 9.330,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 218 ada 16 parsel numarasıyla ve 9.165,12 metrekare yüzölçümlü olarak; 58 parsel sayılı 1.590,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 231 ada 1 parsel numarasıyla ve 1.482,12 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan 194 parsel sayılı 29.876,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 218 ada 13 parsel numarasıyla ve 30.019,04 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı bulunan 218 ada 15, 16 ve 213 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar ile davalı adına kayıtlı bulunan 218 ada 13 parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış belirlendiğini iddia ederek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle, zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Somut olayda; davacı, uygulama kadastrosu sonucunda adına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın arasındaki sınırın yanlış tespit edildiğini iddia ederek dava açmıştır. Dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastrosu sırasında düzenlenen ölçü krokisi, hesap cetveli, ölçü cetveli, komşu parsellere ait tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosu tutanakları ve dayanakları, uygulama kadastrosuna ait ada raporu, ortofoto ve hava fotoğrafları getirtilmemiş, Mahkemece teknik bilirkişiden, dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasının çakıştırılması suretiyle hazırlanmış, denetime elverişli harita içerir rapor aldırılmamış, yalnızca taşınmazların ortak sınırında yapılan çakıştırmayı içerir, taşınmazlardan ifraz edilecek veya taşınmazlara eklenecek bölümlerin, hangi bölümler olduğu dahi denetlenemeyen, infaza elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastrosu sırasında düzenlenen ölçü krokisi, hesap cetveli, ölçü cetveli, komşu parsellere ait tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosu tutanakları ve dayanakları, uygulama kadastrosuna ait ada raporu, ortofoto ve hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edilmeli, daha sonra harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.