8. Hukuk Dairesi 2014/13438 E. , 2015/22774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak iddiası nedeniyle takibin taliki veya devamı (İ.İ..... 97)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı üçüncü kişi, davalı alacaklı vekili tarafından borçlu olan eşi aleyhine başlatılan takip nedeniyle işletmesine ait depodaki birtakım malzemelere haciz konulup, muhafaza altına alındığını belirterek, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı ..."in, davalı borçlu Ahmet Peker"in eşi olduğunu, mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğini, istihkak iddiasını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının mahcuzların kendisine ait olduğu yönünde fatura, vb. bir delil sunamadığı, eşi aracılığı ile mazeret talebinde bulunamayacağı, ancak başvurunun şikayet niteliğinde olması nedeni ile üçüncü kişinin yokluğunda karar verilebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; kararın üçüncü kişi tarafından temyizi üzerine, Dairemiz"in 10.10.2013 tarihli, 2013/7664 Esas-2013/14700 sayılı Kararıyla, "6100 sayılı HMK"nin 33. maddesi uyarınca Türk Hukuku"nu re"sen uygulamakla yükümlü olan hakimin, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı bulunmadığı, buna göre dava dilekçesi içeriğinde anlatımdan ve talep sonucundan davanın, üçüncü kişinin İİK"nun 96. Vd. Maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak açtığı "istihkak" davası niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, istihkak davalarının İİK"nin 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dahilinde basit yargılama usulüne tabi olduğu , buna göre dava değeri (alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun) üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4"ünün başlangıçta peşin olarak alınması, HMK"nun 320/1. Maddesinin uygulanma koşulları yoksa duruşmalı inceleme yapılması, bu sırada da davanın taraflarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca yapılacak bir tebligat ile duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesinin gerektiği, davayı takip edip etmeme, sunulan mazeretin geçerli olup olmaması, vb. konuların ise ancak geçerli bir tebliğ işlemi ile duruşmaya davet edilmiş olan taraf açısından ele alınıp değerlendirilebilecek hususlar olduğu, Mahkemece davanın şikayet başvurusu olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğu, diğer yandan tebligat ile ilgili yukarıda değinilen usul kurallarının uygulanmaması yoluyla, Anayasa"nın 36. Maddesi ile teminat altına alınan ve 18.05.1954 tarihinde ana metnini imzalayıp, 25.09.1989 tarih, 89/14563 sayılı kararnameyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bağlayıcı yetkisini tanıyan Ülkemizde de geçerlilik kazanmış bulunan AİHS"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının kısıtlanmasının da isabetli olmadığı" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, istihkak iddiasında bulunulan malların davacıya ait olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı, ayrıca davacının şirket belgeleri incelendiğinde, bu belgelerdeki şirket adresi ile haciz yapılan adresin farklı olduğu, haciz sırasında hazır bulunan Bedrettin Liman isimli şahsın, borçlunun ..."da olduğunu ve haciz yapılan adresin borçlunun deposu olduğunu, vergi levhasının olmadığını beyan ettiği ve devamında da borçlu Ahmet Peker"i arayarak konuştuğu, borçlunun hiçbir şey vermeyip adresi kapatıp gitmesini söylediğini belirttiği, ayrıca söz konusu deponun davacıya ait olduğuna dair herhangi bir kayıt ya da belgenin ibraz edilmediği, davacının istihkak iddiası kanıtlanmamış olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Dava açılırken, davacı tarafından 120,00 TL gider avansı dışında başvuru harcı ve peşin harç yatırılmamıştır. Bozmadan sonra yapılan ilk duruşmaya, davacı vekili mazeret dilekçesi vererek katılmamış, Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilip, herhangi bir işlem yapılmaksızın, davanın reddine karar verilmiştir. Uyulmasına karar verilen 10.10.2013 tarihli bozma ilamında da bahsedildiği üzere, istihkak davaları İİK"nin 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dahilinde basit yargılama usulüne tabi olup, buna göre başvuru harcı ile (alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun) üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4"ünün başlangıçta peşin olarak alınması gerekir.
Mahkemece, öncelikle, Harçlar Kanunu 32. maddesi uyarınca dava açılırken hiç yatırılmayan eksik harçlar ikmal ettirilmeden bozma ilamına uyulan ilk duruşmada karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de, davacı vekili Avukat ... tarafından sunulan mazeret dilekçesi kabul edildiği halde, aynı oturumda davacı vekilinin mazeret dilekçesinde davanın ertelenmesi talebi olmadığından bahisle davanın esası hakkında nihai hüküm verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı üçüncü kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.