5. Hukuk Dairesi 2017/29148 E. , 2019/7339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırılan muhtesat bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin kararının kaldırılarak HMK"nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca esas hakkında karar verilmesine ilişkin yazılı kararının Yargıtay"ca incelenmesi davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırılan muhtesat bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile HMK"nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmesine ilişkin olarak ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince verilen hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/94E.-2016/871K. sayılı kararının kaldırılarak, dava konusu binanın yaşına göre 02.12.1982 gün ve 17886 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Aşınma Paylarına ilişkin oranları gösteren cetvel dikkate alındığında yıpranma payının %6 olması gerektiği ve davacı idare tarafından düzenlenen yapı maliyet hesabında da aynı oran alındığından bahisle davaya konu yığma yarı kargir yapının belirlenen değerinden %6 oranında yıpranma payı düşülerek hesaplanan bedel üzerinden 6100 sayılı HMK"nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Giderlerin ödenmesi” başlıklı 29. maddesinde; 10 uncu madde uyarınca mahkeme heyetinin harcırahları, 15 inci madde uyarınca mahkemece oluşturulan bilirkişilerin ve keşifte dinlenilen muhtarın mahkemece takdir edilecek ücretleri ile tapu harçları ve bu Kanunun gerektirdiği diğer giderlerin kamulaştırmayı yapan davacı idarece ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Kanun koyucu bu dava sebebiyle davacı idarenin sorumlu tutulacağı giderleri madde metninde açık bir şekilde göstermiş, ancak; vekil ile temsil edilen taraflar lehine hükmedilecek olan vekalet ücretinden sorumluluğa ilişkin açık bir düzenleme getirilmemiştir. Maddede geçen “bu Kanunun gerektirdiği diğer giderler” ibaresinin yargılama giderlerinden olan vekalet ücretini de kapsadığının kabulü yasanın lafzına uygun düşmemektedir.
Hukuk yargılamalarında genel ilke, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi halinde yargılama sırasında yapılan giderlerin ve 6100 sayılı HMK"nun 323. maddesinde yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmesidir. Ancak;
Özel bir kanun olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davalar, hem tespit, hem de tescil davası niteliğinde olup bu davalarda esas amaç haklı veya haksız tarafı tespit etmekten ziyade kamulaştırma bedelinin amaca uygun olarak gerçek karşılığının belirlenmesidir. Davanın her iki tarafı da kamulaştırmaya konu taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemektedir. Bu bağlamda tarafların ve vekillerinin yargılamadaki faaliyetleri de gerçek kamulaştırma bedelinin belirlenmesine katkı sağlamaktan ibaret olup kendine özgü yapısı olan bu dava türünde haklı veya haksız çıkan taraf yoktur. Mahkemece, tespit edilen bedelin peşin ve nakit olarak mal sahibi adına bir bankaya yatırılması halinde taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin davalı tarafa ödenmesine karar verilir.
T.C. Anayasa Mahkemesinin 2014/7060 başvuru numaralı “....kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin” bireysel başvuru sonucu verilen 21/09/2016 tarihli kararında özetle; “başvurucunun vekili vasıtasıyla davaya katıldığı ve yargılama sürecine aktif olarak dahil olduğu, başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası sonunda Mahkemenin yargılama giderlerini 2942 sayılı Kanun gereği davacı idareye yüklediği ancak başvurucu ve davacı idarenin vekille temsil edilmeleri, başvurucunun mahkemenin ödenmesine karar verdiğinden daha yüksek bir talepte bulunmuş olması ve idarenin talebe nazaran daha düşük bir bedel ödemesi sebepleriyle karşılıklı vekalet ücretine hükmettiği, bu durumda yargılama sürecinde başvurucu ile davacı idarenin karşılıklı olarak birbirlerine 1.320 TL vekalet ücreti ödenmesine karar verildiği, hükmedilen vekalet ücretlerinin taraflar için oluşturulduğu, başvurucuya da aynı miktarda vekalet ücreti ödendiği göz önünde bulundurulduğunda başvurucu aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin somut olayda başvurucunun mahkemeye erişimini engelleyecek nitelikte olmadığına ve bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
T.C. Anayasa Mahkemesinin 2015/18161 başvuru numaralı, aynı konuya ilişkin bireysel başvuru sonucu verilen 20/09/2018 tarihli kararında da, özetle; idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin amacının gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece kamu kaynaklarının etkili,verimli ve usul ekonomisine uygun bir şekilde kullanılmasının sağlanması olduğundan müdahalenin meşru bir amaca yönelik olduğu, hükmedilen tazminat bedeli ile vekalet ücretinin karşılaştırılmasında, başvurucular aleyhine hükmedilen maktu vekalet ücretinin ölçüsüz olmadığı bu nedenle mahkemeye erişim hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmadığı, kendilerini vekil ile temsil ettiren her iki taraf yararına da maktu vekalet ücretine hükmedildiği, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin belirtilen amacı yanında kamulaştırma öncesi satın alma usulünü teşvik etme yönündeki işlevi de dikkate alındığında ve hükmedilen kamulaştırma bedelinin miktarı ile karşılaştırıldığında başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği ve ölçülü olduğu, bu nedenle mahkemeye erişim hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmadığından, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğundan kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Bu itibarla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davalarının kendine özgü niteliği, bu davaların amacının haklı ve haksızı tespit etmek olmayıp kamulaştırma bedelinin amaca uygun olarak gerçek karşılığının belirlenmesi olduğu, tarafların ve vekillerinin yargılamadaki faaliyetlerinin de gerçek kamulaştırma bedelinin belirlenmesine katkı sağlamak olduğu, bu kanundan kaynaklanan yargılama giderlerini davacı idareye yükleyen 2942 sayılı Kanununun 29. maddesinde yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine ilişkin açık bir düzenlemenin bulunmadığı, T.C. Anayasa Mahkemesinin bu davalarda idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin başvurucunun mahkemeye erişimini engelleyecek nitelikte olmadığına ilişkin kararı gözetilerek, kamulaştırma bedelinin tespitine katılan ve vekil ile temsil edilen davacı idare için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına dair hükmünün uygun görülerek sair hususlar yönünden 6100 sayılı HMK"nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HMK nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harçların istenildiğinde iadesine, 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.