1. Hukuk Dairesi 2020/1678 E. , 2021/1309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’ün 30.12.2002 yılında vefat ettiğini, mirasbırakanın adına kayıtlı olan 27 ada 6 parsel sayılı taşınmazı 30.10.2002 tarihinde davalının oğlunun çok yakın arkadaşı olan ... ...’a onun da 21.03.2011 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, mirasbırakanın memur emeklisi olup sabit gelirinin yanında mülklerinden de gelir elde ettiğini, taşınmaz satışını gerektirecek bir borcunun da bulunmadığını, davalıya yapılan temlik işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek gerçek satışla dava dışı ..." den satın aldığını, muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairece “...Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının açıkça muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava dilekçesindeki hukuki nitelendirme yanlış yapılarak muvazaa yönünden inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş, Dairece dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2018 günlü 2017/1-1246 Esas, 2018/1557 Karar sayılı ilamı ile “… gerek dava dilekçesindeki anlatımların, gerekse tüm dosya kapsamının, davanın gerçek sebebi ve temelinin muris muvazaasına dayalı olduğu sonucuna ulaşan ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada murisin asıl amacının bu taşınmazı davalıya bağışlamak olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ün kayden maliki olduğu 27 ada 6 parsel sayılı taşınmazı 30.10.2002 tarihinde dava dışı ... ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’nin de taşınmazı 21.03.2011 tarihinde satışla davalıya devrettiği, 1908 doğumlu mirasbırakanın 30.12.2002 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak çocukları davanın tarafları ile dava dışı ... ve ...’nin kaldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1.maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Yukarıda değinilen kanun hükümleri uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma iradesi ile hareket ettiği iddiasını ispat yükü davacı tarafa aittir.
Somut olayda; dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın davacı ile beraber diğer bir kısım mirasçılarına da kazandırmalarda bulunduğu, geride adına kayıtlı iki adet dükkanın kaldığı ve kira gelirlerinin mirasçılar arasında paylaşıldığı, ara malik kullanmak suretiyle davalıya muvazaalı temlik yapıldığına ilişkin olguların davacı tarafça ortaya konulamadığı, mirasbırakanın mal kaçırmak iradesiyle hareket ettiği iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar vermek gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.