Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3001
Karar No: 2021/1090
Karar Tarihi: 09.03.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/3001 Esas 2021/1090 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/3001 E.  ,  2021/1090 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/10/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/10/2016 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince verilen 21/09/2017 günlü kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20/01/2020 günlü ve 2018/2607 esas, 2020/146 karar sayılı ilamıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK"nın 369/1 ve 371. maddeleri uyarınca resen bozulmasına karar verilmiş, bunun üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK"nın 353/1-b.3 maddesi gereğince Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/550 esas, 2016/394 karar sayılı ve 20/10/2016 tarihli kararının gerekçe yönünden kaldırılması ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/06/2020 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/03/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Davacı vekili Avukat ..."ın mazeret dilekçesi gönderdiği başka duruşmaları olduğundan duruşmaya gelemeyeceğini bildirdiği görüldü. Okundu, dosyasına kondu. Mazeret reddedildi. Açık duruşmaya devam olundu. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1) Dosyadaki yazılara, bölge adliye mahkemesi kararının bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2) Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
    Davacı vekili; davalının 11/10/2010 tarihinde %100 kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu davacının ağır bedensel zarara uğrayarak maluliyetinin oluşması üzerine davalının maliki ve sürücüsü olduğu aracın sigortacısı olan AXA Sigorta A.Ş"ne karşı Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını, bu davada yapılan yargılama sonucunda maddi zararın 275.887,77 TL olarak belirlendiğini, ancak poliçe limiti olan 175.000,00 TL’nin sigorta şirketinden tahsiline karar verildiğini belirterek poliçe limitinin üzerinde kalan 100.887,77 TL"na ilişkin davalı sürücü aleyhine başlattıkları takibe vaki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin taraf olmadığı asliye ticaret mahkemesinde yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, yeniden rapor alınmasını talep ettiklerini, fırın işçisi olan davacının sürücü belgesi olmadan ve kask takmadan motosiklet kullandığını, davacının zararın artmasına neden olan kusurunun saptanması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince; davacının meydana gelen kazada %68 oranında çalışma gücünü kaybettiği, asliye ticaret mahkemesinde sigorta şirketi aleyhine açılan davada poliçe limiti üzerinden davanın kabul edildiği, eldeki davada davacının bakiye zararının belirlendiği, bu zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuş, bölge adliye mahkemesince; davalının tazminat hesabına ilişkin istinaf talebi kabul edilerek ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak ve davacının SGK’dan hizmet dökümleri getirtilerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle tamamlanmasına karar verilmiş, ancak yapılan inceleme neticesinde ilk derece mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin kusura ve tazminat hesabına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20/01/2020 tarihli ve 2018/2607 esas ve 2020/146 karar sayılı ilamı ile yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak ve yeni bir bilirkişi raporu alınmak suretiyle giderilmesi halinde bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulmasına ve bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince bozmaya uyulmuş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kaldırılarak, HMK’nın 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (3) nolu alt bendi gereğince esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davanın kısmen kabulü ile icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun "Tazminat miktarının tayini" başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 51); hâkimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; "Tazminatın tenkisi" başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı Kanun m. 52) ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hâkimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği düzenlenmiştir.
    Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 44. maddesinde (6098 sayılı Kanun’un 52. maddesi) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
    Haksız fiile dayanan tazminat istemlerinde; haksız fiilin unsurlarından olan zarara ilişkin tüm tespitlerin doğru biçimde yapılması ile zarara etki eden tüm hususların dikkate alınması gerekir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, tazminatı belirleme konusunda tek yetkili olan mahkemece, zararı doğuran ya da ağırlaştıran durumların (müterafik kusurun) re’sen dikkate alınması zorunlu olduğundan, bu hususta bir itiraz olup olmadığına bakılmaksızın gerekli incelemelerin yapılması şarttır.
    2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca sürücü ve yolcuların araçların kullanılması sırasında koruyucu tertibatları kullanması zorunludur. Araçlarla gerek sürücü gerekse de yolcu olarak seyir halinde iken zorunlu olan koruyucu ekipmanların kullanılmaması zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet veren etkenlerdendir. Özellikle de motorsiklet gibi bir araçla seyir halinde iken mevzuata göre sürücülerin takmak zorunda olduğu koruma başlığı (kask) hayati öneme sahiptir. Bu nedenle ilgili şahsın kaza anında kasksız olduğunun anlaşılması halinde müterafik kusuru bulunduğundan 818 sayılı Kanun’un 44. maddesi (6098 sayılı Kanun m. 52) gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması gerektiği hususu değerlendirilmelidir.
    Davacı motorsiklet sürücüsüne, meydana gelen kazada kesinleşen ceza dosyasında alınan rapor ve manevi tazminat davasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 29/06/2012 tarihli raporda kazanın oluşuna etken bir kural ihlali bulunmadığından kusur atfedilememiş olup, dolayısıyla davacı sürücü trafik akışına ilişkin olarak kusursuzdur. Davacının kasksız şekilde nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hâkim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Yolculuk yapmaya uygun olmayacak şekilde kasksız yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir.
    Somut olayda; davacının sevk ve idaresinde bulunan motorsikletle kazaya karıştığı, olay yerini gösterir CD inceleme tutanağına göre kaza sırasında kask takmadığı, kaza esnasında baş bölgesinden yaralanması nedeniyle davaya konu maluliyetinin doğduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Şu halde; mahkemece davacının kasksız olarak motorsiklet kullanması zararın artmasına sebebiyet veren bir etken olup, tazminattan bir miktar indirim yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeksizin verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davalı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek hâlinde geri verilmesine 09/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi