20. Hukuk Dairesi 2016/5017 E. , 2017/9695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... dava dilekçesiyle;..., ... köyü, ... nolu parselde kayıtlı taşınmazın hissedarlarından olduğunu, parselin miktarının 12 dönüm olmasına rağmen, bölgede yapılan kadastro çalışmaları sonucu 6 dönümünün malikler adına tespit gördüğünü, tesbit dışı bırakılan yerin adına tesbit ve tescilini talep etmiştir.
Dava... Kadastro Mahkemesinde açılmış, mahkemece 17.03.1992 günlü kararla; tescil dışı bırakılan yer dava konusu olduğundan görevsizlik kararı verilerek dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, asliye hukuk mahkemesincede 22.10.1993 tarihli kararla görevsizlik kararı verilerek dosya tekrar kadastro mahkemesine gönderilmiş, bu mahkemece yeniden görevsizlik kararı verilmesi üzerine Dairemizin 22.11.1999 günlü merci tayini kararıyla; “Dava konusu taşınmazın ... sayılı parselin güneyinde bulunup kadastro harici bırakılan yer olması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna" karar verilmiş, davaya asliye hukuk mahkemesince devam olunmuştur.
Dava sırasında 29.09.1997 tarihinde davacı ...’nın vefatı üzerine davaya mirasçıları katılmak istemişler, mirasçılar vekilinin mazaretsiz olarak duruşmalara gelmemesi gerekçesiyle mahkemece 16.11.2001 tarihli kararla; davacıların davasının HUMK"nın 409/son maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hükmün mirasçılardan ...’nın temyizi sonucu; Dairemizin 14.02.2005 günlü 2004/10182 Esas - 2005/1211 Karar sayılı bozma ilâmıyla özetle; "davacı ... bakımından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, açılmamış sayılmasına karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ...’in miras şirketine mümessil tayin ettirmediği gibi diğer mirasçılar tarafından da davanın takip edilmemesi, ayrıca dava konusu taşınmazın 2/B kapsamında kalan yerlerden olup, davacı yararına tescil şartlarının oluşmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 24.01.2008 gün ve 2007/15593 – 2008/833 sayılı kararıyla “1) Dosyadaki bilgi ve belgelere göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... köyünde 1976 yılında genel arazi kadastrosu, 1949 yılında ise orman kadastrosunun yapıldığı ve genel arazi kadastrosu sırasında ... parsel sayılı 6000 m2 yüzölçümlü taşınmaz 1250, 1251, 1252, 1253 tahrir numaralı 60"ar yüzölçümlü vergi kayıtlarına dayanarak 13/18 payı Hüseyin oğlu..., 518 payı da Hasan kızı ... (...) adına tespit edilmiş ve bu parselin tespit maliklerinden..."ın 05/03/1980 tarihli dilekçesiyle
adına tespit yapılan ... parselin aslında 6000 m2 olmayıp 12.000 m2 olduğu gerekçesiyle itirazı üzerine, kadastro komisyonunun 09/12/1991 gün ve 309 sayılı kararıyla bu karara ek fen kontrol memuru... tarafından düzenlenen krokide; (A) harfi ile işaretli 425 m2 bölümünün Hazine adına tesbit edilen 1781 parsel içinde kaldığı ve 1781 parsel tutanağına da itiraz edilmediği için kesinleştiğinden ve aynı krokide (B) harfi ile işaretli 8375 m2"lik bölümün de orman olması ve bu nedenle tapulama harici bırakılması nedeniyle, itirazın reddine karar verilerek tesbit maliklerine tebliğe gönderildiği,
2) Tesbit maliklerinden ... (...) vekili tarafından süresinde kadastro mahkemesinde açılan dava sonucu kadastro mahkemesinin 17/03/1992 tarihli 1992/5-12 sayılı kararıyla, ... parsel hakkında komisyon kararının kesinleştiği, (B) bölümle işaretli kısmın orman olarak tesbit harici bırakıldığı, tesbit tutanağı düzenlenmediği için asliye hukuk mahkemesine gönderildiği,
3) Bu arada dava konusu yer hakkında yapılan itiraz komisyonda inceleme sırasında beklemekteyken yörede 1989 yılında yapılan 2/B ve aplikasyon sonucu ... numaralı parselin bir bölümünün ve itiraz konusu (B) harfi ile işaretli bölümün içinde kalan yerlerin 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kaldığı, ancak, bir kısmının 31/12/1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle krokide (B) harfi ile işaretli bölüm ile yine komisyon kararına ek krokide (B) harfi ile işaretli bölümlerin orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle orman rejimi dışına çıkartıldığı ve ... numaralı parselin 02/10/2006 tarihli krokide (C) harfi ile işaretli bölümünün orman sınırları içinde gösterildiği, ancak; bu tarihten önce asliye hukuk mahkemesinde mevcut itiraz ve davalar nedeniyle 2/B madde uygulamasının kesinleşmediği,
4) Görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesinden gelen 1992/5 Esas sayılı dosyasının asliye hukuk mahkemesinin 1992/313 Esas sayılı dosyasına kaydedilmesinden sonra 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman dışına çıkartılan yerlerin ek kadastrosunun yapıldığı ve 14/05/1993 tarihinde düzenlenen tutanaklarla davaya konu yerler hakkında 4763,..., 4765 parsel numaraları verilerek ve asliye hukuk mahkemesinin 1992/313 Esas sayılı dosyasında davalı olduklarından söz edilerek ve 2/B sahası olduğu da belirtilerek tespit tutanaklarının düzenlenmesi üzerine asliye hukuk mahkemesinin 22/10/1993 gün ve 1992/313-459 sayılı kararıyla davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerektiğinden sözedilerek görevsizlik kararı verildiği,
5) Kadastro mahkemesince 27/11/1998 gün 1994/12-8 sayılı kararla davaya konu yerin güney bölümünde tesbit harici bırakılan yer olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği ve Dairenin 22/11/1999 gün ve 1999/9513-10112 sayılı kararla asliye hukuk mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmişse de davanın devamı sırasında dava konusu yer hakkında 1989 yılında 2/B madde uygulaması yapılması ve 1993 tarihinde kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 11 ve 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince, kadastro mahkemesine ait olduğu halde bu konuların sehven gözden kaçırıldığı,
6) Kadastro mahkemesinden görevsizlikle gelen davanın asliye hukuk mahkemesinde devamı sırasında yörede 2859 sayılı Kanun hükümlerine göre pafta yenileme Kanununun uygulandığı ve ... numaralı parselin bulunduğu yere...ada 464 parsel numarası ve yine daha önce tespit harici bırakılan ve 1993 yılında tesbit tutanakları düzenlenen 4763,..., 4765 parsel numaralı yerlere de yenileme kadastrosunda sırasıyla 466, ... ve 541 parsel numarası verilerek 27/08/2002 tarihinde tutanakların asliye hukuk mahkemesinde 1992/313 Esas sayılı dosyasında davalı olduğundan söz edilerek malik hanesinin açık bırakıldığı,
7) Mahkemece ve temyize konu olan 24/01/2007 gün ve 2005/104-8 sayılı kararla dava konusu parsellerin tespit tutanakları düzenlenmiş ve görev kadastro mahkemesine ait ise de 20. Hukuk Dairesinin verdiği yargı yeri belirleme kararının bağlayıcı olduğu ve taşınmazların 2/B uygulama alanında kalıp Hazine adına tescil edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Çekişmeli taşınmazlar, yörede 1976 yılında yapılan ilk kadastro sırasında tutanaklar düzenlemeyerek tespit harici bırakılmışlarsa da itiraz ve yargılama aşamasında 2/B madde uygulamasına tabi tutulduğu ve bu arada kadastro tespit tutanakları düzenlendiğinden davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. Ne var ki; bu olgu gözönünden kaçırılarak Dairenin 22/11/1999 günlü kararıyla asliye hukuk mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiş ise de, bu karardan sonra 27/08/2002 tarihinde 2859 sayılı Kanun hükümlerine göre taşınmazların önceden oduğu gibi malik haneleri açık bırakılarak yeniden tespit tutanakları düzenlenmesi nedeniyle artık Dairenin önceki yargı yeri belirleme kararının bağlayıcılığı kalmamıştır.
O halde; davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. Kadastro mahkemesince davanın 2/B uygulamasıyla birlikte kadastro tespitine itiraza dönüştüğü dava konusu edilen yerler hakkında başka davalar varsa, o davalarla bu davalar birleştirilerek ve parsellerin halen malik hanelerinin açık bulunduğu da gözetilerek 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince taraf delillerin ve mahkemece lüzum görülen diğer deliller toplanarak gerçek hak sahipleri adına tescil kararı verilmesi bakımından mahkeme kararının bozulması” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddi ile ... (yeni...ada 464) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile, aynı ada ve parsel numarası altında 15/02/2012 tarihli raporda ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4953,72 m²"lik miktar ile 13/18 hissesi... 5/18 hissesi ... adına tapuya tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 1259,86 m²"lik sahanın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmakla tarla vasfıyla...adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına tapuya tesciline, aynı raporda (C) ile gösterilen 887,76 m²"lik sahanın Devlet ormanı vasfı ile...adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına tapuya tesciline,... (yeni...ada ...) nolu parselin 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmakla aynı tarihli raporda ekli krokide gösterildiği şekilde 2599 m² miktarı ile tarla vasfıyla Hazine adına tesciline, 4763 (yeni...ada 466) nolu parselin 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmakla aynı tarihli raporda ekli krokide gösterildiği şekilde 5377,19 m² miktarı ile tarla vasfıyla Hazine adına tesciline, 4765 (yeni...ada 541) nolu parselin aynı tarihli raporda ekli krokide gösterildiği şekilde 747,27 m² miktarı ile zeytinlik vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2012/13112 – 2013/2390 sayılı kararıyla “1) İncelenen dosya kapsamına göre toplanan kanıtlar, kararın dayandığı gerekçe, uzman bilirkişi raporuna göre,... (yeni...ada ...) nolu parsel ve 4763 (yeni...ada 466) nolu parselin 2/B madde kapsamında orman sınırları dışına çıkarılan, 4765 (yeni...ada 541) nolu parselinin ise orman sayılmayan alanda kaldığı anlaşıldığından, mahkemece bu parseller yönünden yazılı şekilde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı Orman Yönetiminin bu parsellere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsellere yönelik hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Orman Yönetiminin ... (yeni...ada 464) nolu parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince, ... (yeni...ada 464) nolu parsel yönünden hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; davacı ... ... (yeni...ada 464) nolu parselin yüzölçümünün eksik yazıldığı iddiası ile dava açmış olup, davacının ... (yeni...ada 464) nolu parsele davası bulunmamaktadır ve ... (yeni...ada 464) nolu parsel yönünden tespit kesinleşmiştir. ... (yeni...ada 464) nolu parsele ait tutanak ve eklerinin kütükler devir edilmiş ise tapu müdürlüğüne, aksi halde kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda... ili,... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkii, ... (yeni ... ada...) nolu parsele ait tutanak hakkında dava bulunmadığından ve tutanak kesinleştiğinden olağan işlemlerin devamı için dosya ile birlikte tutanağın kadastro il müdürlüğüne gönderilmesine, diğer hususlarda (harç, yargılama gideri, vekalet ücreti) onanarak kesinleşen kararda değinildiğinden yeniden karar vermeye yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ilk orman tahdidi 1949 yılında yapılarak itirazsız olarak kesinleşmiş, daha sonra 1989 yılında 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik maddelerine göre yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması 10.10.1990 tarihinde kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 1980’de başlayıp, 11.02.1980 - 12.03.1980 tarihleri arası ilân edilmiş, bu süre içerisinde itiraz üzerine verilen komisyon kararının ilgililere tebliği sonucu mahkemede dava açıldığından komisyon kararı kesinleşmemiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Orman Yönetimine yükletilmesine 20/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.