Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4366
Karar No: 2021/5834
Karar Tarihi: 30.09.2021

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4366 Esas 2021/5834 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/4366 E.  ,  2021/5834 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 04.04.2019 tarih ve 2019-274/577 sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi"nce verilen 18.11.2019 tarih ve 2019-1100/1177 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının Servokim Kimya Tekstil End. San. ve Tic. Ltd. Şti"nin tek ortağı ve müdürü olduğunu, uzun yıllardır davacının sahibi olduğu şirketin davalı şirketten tekstil boya ve kimyasalları alarak piyasaya sattığını, açık cari hesap çalışılan işlerde piyasada mutad bir uygulama olarak, mal veren taraftaki şirketin kendisinden mal alan diğer şirketten teminat olarak bir kıymetli evrak alıp bunu kasasında muhafaza ettiğini, söz konusu ticarette de davacı ..."ın müdürü olduğu şirket adına davalı şirket lehine tanzim edilen 100.000,00 USD bedelli, 13/11/2009 tanzim tarihli bononun davalı şirketin Bursa Bölge Müdürü ..."a teslim edildiğini, bonoda tanzim edenin Servokim Kimya Tekstil Ltd. Şti olup başkaca bir borçlunun bulunmadığını, senedin davalı şirket tarafından tahsile verildiğini öğrendiklerini, evraka göre davacı bonoyu şirket namına tanzim ve imza ettiği halde borçlu kısmına davacının da ismi ve adresi yazılarak senedin borçlusu gibi gösterilmek suretiyle kendisine bono ödeme ihbarnamesi gönderildiğini, davalının eyleminin bedelsiz senedi kullanma suçunu oluştururken aynı anda bono üzerinde yapılan eklemeler sureti ile özel evrakta sahtecilik suçunu da oluşturduğunu ileri sürerek davacının borcunun bulunmadığının tespitine ve kötüniyetli davalının bono bedelinin %20"sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı dosya üzerinden karar verildiği için davaya cevap vermemiştir.
    İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, menfi tespit davasının konusunun, para alacağına ilişkin ve eda davası olduğu, davanın taraflarca serbestçe üzerinde tasarruf edebilecekleri işlerden kaynaklandığı, davacı tarafından dava açılmadan önce dava şartı olan arabulucuya başvurunun zorunlu olduğu, dava dilekçesi kapsamında arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle davanın arabulucuya başvuru dava şartı noksanlığı sebebiyle HMK" nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurusunun, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. 7155 sayılı Kanun"un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK"ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; " (1) Bu kanunun 4"üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." düzenlemesi getirilmiştir. Madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK"ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun"un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK"nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da Yasa Koyucu"nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY

    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya

    uygun bulunmasına, 6102 sayılı Yasa"nın 5/a maddesinde getirilen düzenlemenin dava çeşidine ilişkin olmayıp madde metninde de açıkça ifade edildiği üzere dava konusuna ilişkin olmasına, menfi tespit davalarının da konusu itibariyle bir alacağın tahsiline ilişkin bulunmasına göre davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi