11. Hukuk Dairesi 2015/15375 E. , 2016/4584 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.10.2014 tarih ve 2014/13-2014/499 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında aktedilen temlik sözleşmesi uyarınca davalının, müvekkilinin dava dışı ...."den olan alacağını ödemeyi üstlendiği halde bu yükümünü yerine getirmeyince takip başlatıldığını, davalının yetkiye ve borca itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görev ve yetki itirazında bulunmuş, esas yönden de davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, icra dairesinin yetkisinin temlik sözleşmesine konu edilen davacı ile dava dışı .... arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenmesi gerektiği, buna göre davalının ... İcra Dairesinin yetkisine itirazının yerinde olduğunun kabul edildiği, davacının ya süresi içinde icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemesi ya da tetkik merciinden yetki itirazının kaldırılmasını talep etmesi gerektiği, bu iki yol kullanılmadan bu davanın açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taraflar arasında aktedilen temlik sözleşmesine dayalı icra takibinde yetkiye ve borca yapılan itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İİK’nun 50 nci maddesi yetki meselesini düzenlemektedir. Maddenin ikinci fıkrasında yetki itirazının esas hakkında itirazla birlikte yapılacağı, Tetkik Merciinin önce yetki itirazını inceleyip kesin bir sonuca bağlayacağı, belirtilmiştir. Bu madde hükmünün itirazın iptali için müracaat edildiği hallerde de uygulanacağının kabulü gerekir. Zira, İİK’nun 67"nci maddesinde açıkça “Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı” denildiğine göre, alacaklıya ya mahkemeye yada mercie müracaat imkanı bakımından bir tercih hakkı tanınmaktadır. Alacaklı tercihini mahkemeye müracaat şeklinde yapmışsa artık mahkemenin hem icra dairesinin yetkisine itirazı ve hem de borcun esasına ilişkin itirazı incelemesi gerekecektir. Esasen merciiden daha geniş yetkili bir mahkemenin yetki itirazını inceleyememesi için bir sebepte bulunmamaktadır.
Bütün bu hususlar nazara alınarak somut olay incelendiğinde; ..."da açılan itirazın iptali davasında, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunup bulunmadığını belirlemesi, daha sonra, kendisinin yetkili olup olmadığını tespit etmesi gerekirken, davacının icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemesi ya da tetkik merciinden yetki itirazının kaldırılmasını talep etmesi gerektiği, bu iki yol kullanılmadan bu davanın açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Zira, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olmakla takip durmuş ve bu itiraz konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmakla yetki itirazı askıda beklemektedir. O halde mahkemenin somut uyuşmazlıkta ilk olarak icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, aksi halde icra dairesinin yetkili olmadığını belirlemesi durumunda esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de, davacı, taraflar arasında aktedilen temlik sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlattığına göre, temlik sözleşmesinin bağımsız mahiyette olup kendi başına hüküm ifade ettiği gözetilerek icra dairesinin yetkisinin taraflar arasındaki ilişki değerlendirilmek suretiyle belirlenmesi gerekirken icra dairesinin yetkisinin temlik sözleşmesine konu davacı ile dava dışı .... arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenmesi gerektiğinin kabul edilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.