Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/25386 Esas 2019/8696 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/25386
Karar No: 2019/8696
Karar Tarihi: 24.09.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/25386 Esas 2019/8696 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi         2016/25386 E.  ,  2019/8696 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ
    Davacı tarafından delil olarak mahkemeye sunulan bono 25/03/2011 tarihinde tanzim edilmiş olup, vade tarihi ise 30/06/2011"dir. Bononun tanzim edildiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 661. Maddesi "Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar." hükmünü ihtiva etmekte olup, benzer düzenlemeler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun sırasıyla 749. ve 778. Maddelerinde de yer almaktadır. Bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlar mülga TTK."nun 688. maddesinde sayılmış, 689. maddede ise, zorunlu unsurları taşımayan bir senedin bono sayılamayacağı belirtilmiştir. Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında, Yasada belirtilen zorunlu unsurları taşımadığı için bono vasfını taşımayan senedin adi senet hükmünde olduğu, ancak, zamanaşımına uğramış bononun ise, HMK"nun 202. Maddesi anlamında (yazılı) delil başlangıcı olduğu, bu nedenle zamanaşımına uğrayan bonodan kaynaklanan alacaklar nedeniyle tanık dinlenebileceği, bono hamilinin davasını tanıkla ispatlayabileceği kabul edilmektedir. Ancak bu kabulün yasal ve hukuki bir gerekçesi de bulunmamaktadır. Düzenleyen tarafından içeriğine itiraz edilmeyen, ancak zamanaşımına uğramış bir bonoda meşru hamil, senedin bono vasfını kaybetmesinden dolayı, sadece takip hukukunun kendisine sağladığı hakları ve kolaylıkları kaybeder. Bunun dışında, bononun içeriğine konu alacak hakkı, genel zamanaşımı süresine kadar devam eder. Aksinin kabulü, daha kuvvetli bir senet olan bonoyu, daha az kuvvetli adi senede karşı daha zayıf bir yazılı belge haline getirir.
    Bu açıklamalar ışığında davaya konu ihtilaf incelendiğinde; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMK"nun 205. Maddesinde; "Mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar." denilmektedir. Bu maddeye istinaden, davacının mahkemeye sunduğu belge (zamanaşımına uğramış bono) kesin delil niteliğindedir ve davacı, bu belge ile davasını kesin bir delille kanıtlamıştır. Aksini ispat külfeti ise davalıdadır. Buna rağmen mahkemece "...Karz ilişkisinde paranın ödünç olarak verildiği hususunu davacı tarafın ispat etmesi gerekir. Davacı tarafça paranın ödünç olarak davalı tarafa verildiği hususunda herhangi bir yazılı belge sunulmamıştır..." şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması hatalıdır. Davacı tarafça sunulan belgeye göre ispat yükü davalı taraftadır. Kararın bu nedenle bozulması gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle, kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.