Davacılar murisinin davalıya ait özel halk otobüsünde şoför olarak 1.1.1985-7.1.2000 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum ve P.T.. Ltd.,Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava davacılar murisinin 01.01.1985–07.01.2000 tarihleri arasında davalıya ait 34 BVS 02 plakalı özel halk otobüsünde şoför olarak hizmet akdiyle çalıştığı halde SSK’na bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece 01.12.1993 tarihli işe giriş bildirgesinden önceki dönem bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek 1.10.1995–07.01.2000 tarihleri arasında kalan süre için hizmet tespitine yönelik davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı P. T.Ltd. Şti. ile SSK Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun M.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Kanunun madde. 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Somut olayda, davacı murisinin 01.06.1999 ile 07.01.2000 ölüm tarihi arasında davalıya ait halk otobüsünde şoför olarak çalıştığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu bakımdan 01.06.1999 ile 07.01.2000 tarihleri arasında kalan dönem bakımından hizmet tespiti doğrudur. 01.10.1995 ile 01.06.1999 Tarihleri arasında kalan dönem bakımından ise eksik araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde tutularak, 01.10.1995 ile 01.06.1999 tarihleri arasında kalan dönemde davalıya ait özel halk otobüsünde davacı murisinin çalışıp çalışmadığı, anılan dönemde işyerine ait otobüsü kimin kullandığına ilişkin davacı murisi ile birlikte çalışan ve varsa SSK prim bordrolarında kayıtlı kişiler veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş kimselerin tespit edilerek anılan kişilerin bilgilerine başvurulmak, ve sonucunagöre karar vermekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2004/21-35-64 E.ve K. 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 E. K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı kanunun m:79/10,2-9 hükümleri dikkate alınmadan, ve özellikle dinlenen tanıkların işverence veya aynı işi yapan komşu işverenlerce SSK’ya verilen dönem bordrolarında kayıtlı olup olmadıkları belirlenmeden eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı P. T.Ltd. Şti. ile SSK Başkanlığı’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.