23. Hukuk Dairesi 2013/1055 E. , 2013/2274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, 1998 ila 2006 tarihleri arasında kooperatif yönetim kurulunda görev yapan davalıların, kestikleri gider pusulalarına ait stopaj vergilerini yatırmadıklarını, beyanname de vermemeleri nedeniyle Vergi Dairesi tarafında kooperatif tüzel kişiliğine tahakkuk ettirilen 15.165,00 TL stopaj vergisi ile 16.589,68 TL gecikme faizinin ödenmesinin istenildiğini ileri sürerek, vergi ve gecikme faizi toplamı 31.754,08 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, yönetim kurulu üyesi olan davalılar aleyhine sorumluluk davası açılmasının genel kurul kararına dayanması gerektiğini, ayrıca talep edilen alacak yönünden TTK"nın 493. maddesinde düzenlenen iki ve beş yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; 1998 ila 2006 tarihleri arasında davacı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olan davalıların, görevlerini ihmal ederek, kestikleri gider pusulaları yönünden tahakkuk eden stopaj vergisini yatırmadıkları, beyanname vermeyerek gecikme faiziyle birlikte kooperatifi 31.754,68 TL zarara soktuklarının sübut bulduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-6762 sayılı TTK"nın 340. maddesi yollaması ile 309/son fıkrasında "Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanunu"na göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur." hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca doktrinde ve yerleşmiş yargısal inançlarda kabul edildiği gibi, tazminat davalarında, daha uzun süreli ceza davasına ilişkin zamanaşımının uygulanabilmesi için fail hakkında ceza kovuşturmasının yapılması ve mahkumiyet kararı verilmiş olması, zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunması zorunluluğu bulunmamaktadır.Sanığın mahkumiyet kararından önce veya sonra ölmüş olması da sonuç etkili olmayıp, mirasçılar bakımından, uzamış zamanaşımı süresi uygulanır. Ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, her halde olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Eylemin ceza kanunlarına göre suç sayılması, yani cezalandırılması kabil bir fiilin işlenmiş olması yeterlidir. Zira, açılmış bulunan ceza davasında ceza zamanaşımı
süresi doluncaya kadar zarar görenin ceza davasına müdahale ederek şahsi hak talep etme yetkisi bulunduğundan, ceza davası sonuçlanmadan açılmış bulunan hukuk davasında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
Somut olarak, ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin ... Esas, 2010/970 Karar sayılı 15.12.2010 tarihinde kesinleşmiş ilamına göre, tüm davalılar hakkında 1998 ila 2006 yılları arasında yönetim kurulu görevini ihmal suçundan dolayı açılan kamu davasının yargılaması sonucunda tüm davalıların atılı suçtan mahkumiyetine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi yollamasıyla TTK"nın 340. maddesi atfıyla TTK"nın 309/son maddesinde düzenlenen hukuk ve ceza zamanaşımı süresinin davanın açıldığı 17.11.2008 tarihi itibariyle dolmamış olmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı yöneticilerin görev yaptıkları dönem boyunca kestikleri gider pusulalarına ait stopaj sunmadıkları, beyanname vermedikleri, tahakkuk eden vergi borcu ve gecikme faizinin 6111 sayılı yasaya göre kooperatifçe 18 eşit taksitte ödenmek üzere taksitlendirildiği, bu arada 27.588,53 TL"lik kısmından Vergi Dairesince vazgeçildiği, bir kısım taksitlerin kooperatifçe ödendiği uyuşmazlık dışıdır. Davada ileri sürülen nedenle davalıların sorumluluğuna karar verilebilmesi için öncelikle ödeme yapılması gereken tarihlerde kasada yeterli paranın bulunması, buna rağmen vergi cezasının zamanında ödenmemiş olması gerekir.
Ödeme yapılması gereken tarihlerde kasada ödeme için gerekli para bulunsa dahi bu paralar vergiye değil de kooperatif için daha faydalı yerlere sarf edilmiş ve kooperatif de bu nedenle daha fazla menfaat sağlanmışsa bu halde kooperatifin zarara uğradığından söz edilemez. Ne var ki, vergi borcunun tahakkuk ettiği tarihlerde, kooperatif kasasında nakit paranın mevcut olduğu ve daha faydalı işlere harcanmış olmadığı da davalıların kabulünde olup, aksi yönde bir savunmada bulunmamışlar ve bu hususu temyize getirmemişlerdir.
Mahkemece, Vergi Dairesinin 01.02.2011 tarihli yazı cevabı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davaya konu vergi borcu aslının, zaten kooperatifin ödemekle yükümlü borçlarından olduğu hususu gözden kaçırılmıştır.
Bu durumda mahkemece, uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, davalıların yönetim kurulu üyesi oldukları dönemde tahakkuk eden stopaj vergisinin zamanında vergi dairesine yatırılmış olması halinde kooperatifin vergi borcu ile vergi borcunu zamanında yatırılmaması sonrasında taksitlendirilen borcun karşılaştırılıp, tahakkuk eden vergi aslı borcunun kooperatifin asli borcu olduğu da gözetilerek, davalıların kooperatife karşı sorumlu oldukları tutarlar ile ilgili rapor alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.