17. Hukuk Dairesi 2016/7599 E. , 2018/10845 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, kamu borçlusu .... Tic. A.Ş. ve davalı ... hakkında 6183 sayılı yasa uyarınca takip yapıldığını ve takibin sonuçsuz kaldığını, dava konusu taşınmazı diğer davalıya sattıklarını belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine dair ilk hüküm dairemizin 12.11.2013 tarih 2012/12315 Esas 2013/15516 Karar sayılı ilamı ile, takip konusu olan borçların, iptali istenen tasarruflardan önce doğduğu hususunun açık olduğu, davacının yaptığı takiplerdeki ödeme emirlerine karşı açılan davalardan bir kısmının davalı borçlu aleyhine sonuçlandığı ve derecattan geçerek kesinleştiği bir kısmının ise lehe sonuçlandığı ancak karar düzeltme aşamasının belli olmadığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, ayakta olan takipler yönünden davaya devam edilip karar verilmesi gerekirken “makul bir süre” beklendiği gerekçesiyle davanın kesinleşmiş takipler açısından dahi reddi yanlış olduğu, tasarrufun iptaline ilişkin ön şartların mevcut olduğu kabul edildiğinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 24 ve devamı maddelerinde yazılı, taşınmazların satış bedelleri ile mahkemece oluşturulacak bilirkişilerin verdiği rapora göre tasarruf tarihindeki gerçek değerleri arasında fark olup olmadığı, tasarrufun
tarafları arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın bulunup bulunmadığı, kısaca Kanun’un 27, 28, 29 ve 30. maddeleri kapsamında iptal nedenleri irdelenerek bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı, açıklanan nedenlerle eksik hususların ikmali ile gerektiğinde davacıdan hangi raporlara ve hangi takiplere dayalı dava açtıkları da açıklattırılarak, davalı ...’ın borçlu şirkette yönetim kurulu üyesi olduğu gözden uzak tutulmadan iptal koşullarının irdelenmesi neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetli olmadığından bahisle bozulmuş bozma sonrasında mahkemece, tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; yaptırılan zabıta araştırması sonucunda her ne kadar davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi hususlar tespit edilemediği ancak, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi kurulu raporu ile dava konusu taşınmazın işlem tarihlerindeki gerçek değerlerinin bilirkişi raporunda belirtildiği gibi tespit edildiği, taşınmazın gerçek değerinin çok altında satıldığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 28/2. maddesinin "Kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler"in bağışlama sayıldıklarına dair hükmü dikkate alındığında, gerçek değerinin çok altında davalılar arasında tapuda satış yoluyla yapılan devir işleminin bağışlama hükmünde olduğunun kabulü gerektiği, yine aynı yasanın 27. maddesinin "Amme alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür." hükmü dikkate alındığında dava konusu işlemin hükümsüz sayıldığı anlaşılmakla, davalılar ... ve ... hakkındaki davanın kabulüne, davalı .... Tic. A.Ş."nin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla, bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Bu tür davaların görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borçlular hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekir.
Somut olayda, dosya kapsamına göre davalı kamu borçlusu olduğu iddia edilen ... hakkında sadece ihtiyati haciz kararı alındığı, hakkında takip yapılmadığı ve dolayısı ile kesinleşmiş bir takip olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı ... ve ona ait taşınmazla ilgili olarak tasarrufta bulunduğu 3. kişi ... hakkındaki davanın da dava koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus dava ön koşulu olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın bozma nedenidir.
2- Bozma sebebine göre, davacı ... vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ... davalı ... vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı ... vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."dan geri verilmesine 19/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.