21. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/15319 Karar No: 2007/9460 Karar Tarihi: 11.06.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/15319 Esas 2007/9460 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, bir işçinin 1989-2002 tarihleri arasında davalı kooperatife ait iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir. Davacının işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Mahkemece istemin reddine karar verilmişse de, Yargıtay görüşüne göre, işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki kısmi bildirimin aksinin eşdeğer belgelerle ispat edilebileceği kabul edilmelidir. 506 sayılı Kanun'un 79/10. maddesi gereği belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tesbit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Kararın detaylarını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.2003 ve 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar sayılı kararında bulabilirsiniz.
21. Hukuk Dairesi 2006/15319 E. , 2007/9460 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Kahramanmaraş 1.Asliye Hukuk İş Mahkemesi Tarih : 08.06.2006 No : 25-350
Davacı, davalı işveren nezdinde 1989-2002 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, 1989 yılı 8 ayı iye 08.01.2002 tarihleri arasında davalı kooperatife ait iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmişse de varılan sonuç doğru değildir Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olup yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tesbit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurum’ca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Yerleşik Yargıtay görüşü, birden ziyade işe giriş bildirgesi verilmesi halinde çıkış yok ise ilk işe giriş bildirgesi ile son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihler arasında geçen çalışmaların hak düşürücü süreye uğramayacağı, çıkış varsa hak düşürücü sürenin her kesim çalışma için ayrı ayrı hesaplanacağı çıkış tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağıdır. Bu nedenle işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki kısmi bildirimin aksinin eşdeğer belgelerle ispat edilebileceği kabul edilmelidir. Yapılan incelemede davacının (1381144.01) sicil nolu iş yerinde 01.12.1989 tarihinde (2300546.01) sicil nolu işyerinde 10.08.1993 tarihinde, ve (2223046.01) sicil nolu iş yerinde 24.11.1995 tarihide işe girdiğine dair üç ayrı giriş bildirgesi verildiği, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak çalışmaların kuruma 01.12.1989-31.05.1992 ve 10.08.1993-31.12.1999 tarihleri arasında kısmi olarak bildirildiği; 01.01.2000-15.11.2001 ve 01.11.1995-31.11.1995 tarihleri arasında kesintisiz olarak bildirildiği, bildirime uygun olarak da primleri ödendiği, ayrıca işverence ibraz edilen ücret tediye bordrolarından 1989 yılı aralık. ayı ile 1990 yılı ocak ayına ait bordrolarda davacının imzasının bulunduğu diğerlerinde imzasının bulunmadığı görülmektedir. Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar, davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, oturmuş ve yerleşmiş görüşleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 5.2.2003 gün 2003/21-35 E 2003/64K, 10.11.2004 2004/21-538E 2004/621K sayılı kararları da bu doğrultudadır. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.02.2003 ve 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi 10.08.1993 tarihli işe giriş bildirgesindeki sigortalının imzası üzerinde uzman bilirkişilere imza incelemesi yaptırmak, imzanın sigortalıya ait olduğunun anlaşılması halinde davacının çıkış ve tekrar giriş tarihleri arasındaki 01.06.1992-09.08.1993 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemini hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddetmek, imzanın sigortalıya ait olmadığının anlaşılması halinde ise sigortalının hizmeti kesintisiz şekilde 15.11.2001 tarihine kadar devam etmiş sayılacağından hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğinden 01.06.1992-09.08.1993 tarihleri arasındaki süreler ile kısmi bildirimin yapıldığı 01.12.1989-31.05.1992 ve 10.08.1993-31.12.1999 tarihle sürelerle ilgili olarak davalı işverenin ücret bordrolarında davacının imzası olmayan bordrolardaki süreler yönünden işverence SSK’ya verilen dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.