Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/321
Karar No: 2017/412

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/321 Esas 2017/412 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/321 E.  ,  2017/412 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 26.09.2011
    Sayısı : 119-229

    Ülkeye yasak nitelikte silah sokma suçundan sanık ..."in 6136 sayılı Kanunun 12/1. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nun 62/1, 52/2, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 8.320 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.09.2011 gün ve 119-229 sayılı hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 31.12.2013 gün ve 28252-30178 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.03.2014 gün ve 396066 sayı ile;
    "...05.03.2011 günlü "Tutanak" içeriğinde özetle; 05.03.2011 günü saat 18.00 sıralarında THY firmasında özel güvenlik görevlisi olarak çalışan ... isimli personelin, THY’nin TK06 sefer sayılı Chicago uçağıyla İstanbul’a gelen ... adlı yolcunun valizinde 4 adet tabanca olduğunu ve ne yapacağını bilemediğinden bahisle müracaat ettiği, adı geçenin valizi açılarak yapılan incelemede suça konu 4 adet tabanca ile tabancalara ait 5 adet şarjörün bulunduğu ve yasal işlemlerin devamı için Araştırma Büro Amirliğine teslim edildiği belirtilmiştir.
    Sanık aşamalardaki savunmalarında; 12 yıldır Amerika Birleşik Devletlerinde bulunduğunu, ikamet ettiği Wisconsin eyaleti Pewaukee şehrinde bir özel güvenlik şirketinde çalıştığını, söz konusu silahların kendisine ait olduğunu ve yaşadığı ülkede ruhsat gerektirmediğinden Türkiye’ye getirmekte bir sakınca görmediğini, bu konuda THY yetkilileri tarafından kendisine bir bildirimde de bulunulmadığını, silahların çantada olduğunu kendilerine bildirdikten sonra silah teslim tutanağı ile "check-in" yaptırarak THY görevlilerine teslim edip uçağa bindiğini, öncesinde görevli tarafından 1 silah için beyanda bulunmanın yeterli olacağının söylendiğini ve bu nedenle 1 silaha ilişkin belge düzenlediğini ancak silahların zaten bir kutu içerisinde olduğunu, İstanbul’a indiğinde valizini beklemeye başladığını, gelmemesi üzerine THY ofisine durumu bildirdiğini, ardından bir özel güvenlik görevlisinin valizleri ile birlikte gelerek kendisini polise götürdüğünü, silahlardan 2 tanesini ruhsata bağlayacağını, diğer 2 tanesini ise geri götüreceğini beyan ile suç kastının olmadığını ifade etmiştir.
    Dosya içerisinde mevcut belgelerden, savunma doğrultusunda suça konu silahların sanık tarafından yaşadığı ülkede yasal yollardan fatura karşılığı alındığı anlaşılmaktadır.
    Türk Hava Yolları’nın 27.04.2011 tarihli yazısı içeriğine göre, İstanbul’a gitmek üzere Chicago’dan uçağa binen sanığın silah bildirimine ilişkin mesajın İstanbul’a iletildiği ifade edilmiştir.
    01.06.2011 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenen özel güvenlik görevlisi ... ifadesinde, bu mesaj üzerine valizi karşıladığını, ne yapacağını bilmediği için Dış Hatlar Büro Amirliği’ne götürdüğünü belirtmiştir.
    05.03.2011 tarihli tutanağa göre, suça konu 4 adet tabanca, sanığa ait valizlerin birisinde ve bir arada bulunmuştur. Dosya kapsamından, sanık tarafından İstanbul’a gelişte yalnız 1 adet tabancaya ilişkin beyanda bulunduğu belgelenmiş ise de, suç konusu tüm tabancaların kolluk görevlileri tarafından valizlerden birisinin içerisinde ve bir arada bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durum, Chicago’dan İstanbul’a gelmek isterken orada bulunan görevlilerin 1 silah için beyanda bulunmanın yeterli olacağına dair sanık savunması ile uyumludur. Zira, silahları beyan dışı ülkeye sokmak iradesinde olan sanığın, bu silahları beyan ettiği silah ile aynı valizin içerisinde ülkeye sokmasının aksi bir izahı bulunmamaktadır.
    Suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
    CGK"nun 11.5.1992 gün ve 1992/8-82-147; 27.6.1994 gün ve 1994/8-165-189 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, 6136 sayılı Yasanın 12. maddesinin uygulanabilmesi için failin çok sayıda silahı yurda sokma, bu silahları satma, başkalarına verme, nakletme veya bu eylemlere aracı olma kastının bulunması gerekmektedir. Kastın belirlenmesi açısından ise yasa dışı bir örgüte aidiyet veya yasa dışı faaliyetlere yönelik bir amacı gerçekleştirme gibi tehlikelilik gösterir boyut ve nitelikler üzerinde durulmalıdır.
    Somut olayda, sanığın bu silahları satma amacıyla yurda getirdiği ve satma girişiminde bulunduğuna dair yeterli bir delil yoktur. Sanığın kanıtlanan eylemi yetkili makamlardan izin almadan silah ve şarjörleri ülkeye sokmaya kalkışmaktan ibarettir.
    Bu anlamda sanıkta yurda kaçak silah sokma, silah ticareti ve kaçakçılığı yapma kastının olmadığı, dolayısıyla atılı suçun manevi unsurunun somut olayda gerçekleşmediği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin onama ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Dairesince, 04.04.2014 gün ve 7795-8696 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, ülkeye yasak nitelikte silah sokma suçundan cezalandırılmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    05.03.2011 tarihli tutanakta; saat 18.00 sıralarında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Büro Amirliğinde görevli özel güvenlik çalışanı ..."un, beraberinde getirdiği sanık ..."in Türk Hava Yollarının TK06 sefer sayılı Chicago uçağıyla İstanbul"a geldiğini, sanığın valizinde dört adet tabanca olduğunu, nasıl bir işlem yapması gerektiğini bilemediğini beyan ettiği, sanığın valizinin açılması ile valizde bir adet .... seri numaralı Smith Wesson-Springfield marka tabanca ve bu tabancaya ait iki adet şarjör, bir adet DUX7250 seri numaralı 9 mm çapında Smith Wesson-Springfield marka tabanca ve bu tabancaya ait iki adet şarjör, bir adet 541-.... seri numaralı Ruger-LCR marka tabanca ve bir adet DAA422187 seri numaralı Beretta 3032 Tomcat marka ve model tabanca ile bu tabancaya ait bir adet şarjör olduğu tespitlerine yer verildiği,
    06.03.2011 tarihli ekspertiz raporunda; sanıktan elde edilen dört adet tabancanın herhangi bir mekanik arızalarının bulunmadığının ve 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz silahlardan olduklarının belirtildiği,
    Türk Hava Yolları silah ve kesici/delici alet teslim tutanağı başlıklı belgeden; sanığın 9 milimetre çaplı Smith Wesson marka tek silaha ilişkin teslim formu doldurduğunun anlaşıldığı,
    Silahlara ilişkin fatura ve devir belgelerinde; Ruger marka silahın 02.03.2011 tarihinde, Beretta marka silahın ise 15.02.2011 tarihinde Zachariah J. Hammel isimli şahıs tarafından satın alındığı, bu silahlar ile Smith-Wesson marka silahların sanığın Türkiye"ye gelmek için yola çıktığı gün olan 04.03.2011 tarihinde sanık tarafından satın ve devir alındıkları bilgilerine yer verildiği,
    04.03.2011 tarihinde Chicago O"Hare Havalimanındaki THY biriminden, İstanbul Atatürk Havalimanında bulunan THY birimine gönderilen mesaj içeriğinde; “Bay Ergüven, TK6"da 04 Mart 2011"de ORD-İstanbul/koltuk numarası 18/A, silah dahil 2 çantayla seyahat ediyor, açık olarak yüklendi, nihai varış yeri İstanbul, varışta gerekli işlemleri yerine getirin, saygılar” ibaresinin yer aldığı,
    Nüfus kayıt örneğine göre sanığın, 19.11.1980 tarihinde İstanbul"da doğduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ... mahkemede; uçak güvenlik görevlisi olduğunu, olay günü gönderilen mesajda, sanığın iki adet bagajının bulunduğunun ve sayı belirtilmeksizin silah olduğunun bildirilmesi üzerine, ne yapılması gerektiğini öğrenmek için sanıkla beraber dış hatlar büro amirliğine gittiklerini, tutanak düzenlendiğini, tutanak içeriğinin doğru olduğunu,
    Tanıklar İsa Yalın ve Tolga Bigaç mahkemede; polis memuru olarak görev yaptıklarını, olay günü THY güvenlik görevlisinin sanığı valizi ile birlikte dış hatlarda bulunan büroya getirdiğini, valizi açtıklarında içerisinde kutu içinde dört adet silah çıktığını, tutanak düzenlediklerini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık kollukta; lisans tahsilinin olduğunu, Amerika Birleşik Devletleri"nin Wisconsin eyaletinde ikamet ettiğini, özel bir güvenlik şirketinde çalıştığını, ABD"de silah taşıma ruhsata tabi olmadığı için Türkiye"ye silahları ile birlikte gelmekte bir sakınca görmediğini, bunun yasak olduğunu da bilmediğini, bu konuda THY görevlileri tarafından uyarılmadığını, iki valiz ve içinde dört adet silah bulunan çantası ile uçağa biniş işlemlerini yaptırdığını, çantasında dört silah bulunduğunu görevliye bildirdiğini, silah teslim tutanağı düzenleyerek uçağa bindiğini, İstanbul Atatürk Havalimanına inince yürüyen bant kenarında valizlerini beklediğini, valizleri gelmeyince THY ofisine gittiğini, buradaki görevlinin valizlerle beraber kendisini polise götürdüğünü,
    Sorguda; 12 yıldır ABD"de yaşadığını, İstanbul"daki ailesini görmek için üç günlüğüne Türkiye"ye geldiğini, silahlara merakı olduğunu, bu yüzden ABD"den aldığı dört silahı Türkiye"ye getirmek istediğini, THY Chicago ofisine giderek yanında dört silah olduğunu bildirdiğini, her bir silah için ayrı ayrı silah teslim tutanağı düzenlendiğini, bu bildirimlerden 1 adedini mahkemeye ibraz edeceğini, diğer üç belgenin nerede olduğunu bilmediğini, belki emniyette kalmış olabileceğini,
    Mahkemede; eğitimini ABD"de yaptığını ve orada bir şirkette çalışmaya başladığını, silaha meraklı olduğu için satın aldığı dört adet silahı Türkiye"ye gelirken bir kutu içerisinde yanında getirmeye karar verdiğini, havaalanında yetkililere durumu bildirdiğini, amacının silahları emanet olarak havaalanında tutup yasal prosedür tamamladıktan sonra üzerinde taşımak olduğunu, Türkiye"ye bir haftalık tatil için geldiğini, iki silah için ruhsata başvurup diğer ikisini geri götüreceğini, tüm silahlar aynı çelik kutuda olduğu için sadece bir silah için teslim belgesi düzenlediğini, Chicago Havaalanındaki görevli bayanın kendisine bunun yeterli olduğunu söylediğini, suç işleme kastının bulunmadığını,
    Sanık müdafii ise 01.06.2011 tarihli oturumda; sanığın TCK"nun 30. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında kaçınılmaz hataya düştüğünü,
    Savunmuşlardır.
    Uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle “kast” kavramı üzerinde durulmalıdır.
    5237 sayılı TCK"nun "Kast" başlıklı 21. maddesi; "(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
    (2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir" şeklinde düzenlenerek, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast tanımlanmıştır.
    Buna göre, doğrudan kast, öngörülen ve suç teşkil eden bir fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bazı sonuçları da doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
    Bu aşamada, TCK"nun 30. maddesinde düzenlenen “hata” hükmüne ilişkin açıklamalarda da bulunulması gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK"nun "Hata" başlıklı 30. maddesi üç fıkra halinde;
    "Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
    Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
    Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır." şeklinde düzenlenmiş iken, 08.07.2005 tarih ve 25869 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 4. maddesi ile eklenen; "İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz" biçimindeki dördüncü fıkra ile son halini almıştır.
    Maddede çeşitli hata halleri düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında suçun maddi unsurlarında hataya ilişkin hükme yer verilmiştir.
    İkinci fıkra ile kişinin, suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususundaki hatasından yararlanması öngörülmüş olup, buna göre örneğin, öldürdüğü kişinin kardeşi olduğunu bilmeyen fail, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu olacak, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında da değer azlığı hükmü uygulanacaktır.
    Üçüncü fıkrada, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait şartların gerçekleştiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin, bu hatasından yararlanacağı hüküm altına alınmış olup, fıkrada hem hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata, hem de kusurluluğu etkileyen hata halleri düzenlenmiştir. Failin bu fıkra hükmünden yararlanabilmesi için, bulunduğu durum itibarıyla hatasının kaçınılmaz olması şartı aranmıştır.
    Maddeye 5377 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkrada ise, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
    Uyuşmazlığa ilişkin olarak maddenin dördüncü fıkrasının daha ayrıntılı ele alınması gerekmektedir.
    Maddenin dördüncü fıkrasının gerekçesinde;
    "Kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre, kişi işlediği fiilin hukuken kabul görmez bir davranış olduğunun bilincinde olmalıdır. Kişinin, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğunu bilmesine rağmen, bunun kanunda suç olarak tanımlandığını bilmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Ceza hukuku bakımından sorumluluk için önemli olan, işlenen fiilin haksızlık oluşturduğunun bilinmesidir.
    Ancak, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususundaki hatasının kaçınılmaz olması hâlinde, kişi kusurlu sayılamaz. Hatanın kaçınılamaz olduğunun belirlenmesinde ise kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları göz önünde bulundurulur.
    Hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak ve bu husus, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır" açıklamalarına yer verilmiştir.
    Bu fıkrada, kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre, kanuni tanımda yer alan tüm şartların bilgisi içinde hareket eden ve kastı bulunan fail, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşmüşse, diğer bir ifadeyle, eyleminin haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle hareket etmişse ve bu yanılgısı içinde bulunduğu şartlar bakımından kaçınılmaz nitelikte ise artık cezalandırılmayacaktır. Hatanın kaçınılmaz olduğunun belirlenmesinde, kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre şartları göz önünde bulundurulacaktır. Hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak, diğer bir ifadeyle fiilden dolayı sorumlu tutulacak, ancak bu hata temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacaktır.
    Uyuşmazlık konusu ile ilgili düzenlemeler içeren 6136 sayılı Kanunun 1. maddesinde;
    “Ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satınalınması, taşınması veya bulundurulması bu kanun hükümlerine tabidir”,
    2. maddesinde;
    “Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının ihtiyaçları ile Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığınca, kamu kurumlarına ve bu Kanuna göre silah taşımaya hak kazanmış hakiki şahısların uygun görülen taleplerini karşılamak için yurt dışından yapılacak alımlar ve 6551 sayılı Barut ve Patlayıcı Maddelerle Silah ve Teferruatı ve Av Malzemesinin İnhisardan Çıkarılması Hakkında Kanun Hükümleri saklı kalmak üzere, ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan sair suç aletlerinin ülkeye sokulması yasaktır.
    Ancak;
    A) Tek bir silaha ve bu silahın mermilerine mahsus olmak üzere;
    1. Memleketimizde akredite olup diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanan kişilerin, (Karşılıklı olmak koşuluyla)
    2. Memleketimizdeki yabancı elçilik ve konsolosluklarda görevli olup da diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanmayan kişilerden gerek görüldügü için Dışişleri Bakanlığınca önerilen ve İçişleri Bakanlığınca uygun görülenlerin, (Karşılıklı olmak ve saptanan belirli tiplerden bulunmak koşulu ile)
    B) Resmi görevle yurt dışına giden kişilerden, gittikleri yabancı ülkenin devlet veya hükümet başkanları ya da hükümet üyeleri yahut genelkurmay başkanları veya kuvvet komutanları tarafından veya hükümetleri adına, kendilerine silah ve mermi armağan edilenlerin, (silahın ve merminin armağan olarak verildiğinin belgelenmesi koşulu ile ve gümrük vergi ve resmi ödenmeksizin)
    C) Memuriyetleri devamınca bir defaya ve tek bir silaha mahsus olmak üzere, dış temsilciliklerimizde elçi sınıfından olanlar ile konsolosların ve daimi görevlerde bulunan subaylarla güvenlik memurlarının,
    Getirdikleri silah ve mermisinin yurda sokulmasına izin verilir.
    Yurt dışına kıta ile gönderilen subay ve astsubayların kimlik kartlarında kayıtlı silahları için yurda girişlerinde izin şartı aranmaz” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Kanunun 12. maddesinde ise;
    “Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları 29/6/2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
    Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde, failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.
    Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü mermilerin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.
    Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.” düzenlemesi getirilmiştir.
    6136 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenen suç, seçimlik hareketli suçlardan olup anılan madde gereğince, ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ülkeye sokulması veya sokmaya teşebbüs edilmesi ya da ülkeye sokulmasına aracılık edilmesi, ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ilgili Kanun hükümleri dışında ülkede yapılması veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahlar veya mermilerin bir yerden diğer bir yere taşınması ya da yollanması veya taşımaya bilerek aracılık edilmesi, satılması, satmaya aracılık edilmesi veya bu amaçla bulundurulması yasaklanmıştır. Maddede yazılı hareketlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi ile suç oluşmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Olay tarihinde 30 yaşında ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan sanığın, eğitim için gittiği Amerika Birleşik Devletleri"nde kalarak sürekli ikamet izni aldığı ve özel bir güvenlik şirketinde çalışmaya başladığı, silahlara özel ilgi duyduğunu belirten sanığın, yaklaşık 12 yıl boyunca ikamet ettiği Amerika Birleşik Devletleri"nden kısa süreli tatil için Türkiye"ye gelmeye karar verdiği, sanığın yolculuk günü olan 04.03.2011 günü iki adet Smith-Wesson marka tabancayı ABD"de bulunan Gander MTN isimli iş yerinden satın aldığı, bir adet Ruger marka tabanca ile bir adet Beretta marka tabancayı ise aynı gün Zachariah J. Hammel isimli şahıstan ABD"de satın alıp devraldığı, Chicago O"Hare Havalimanına satın aldığı bu dört silahın bulunduğu çanta ve iki valizle gelen sanığın, Türk Hava Yolları bürosunda biniş işlemlerini yaptığı sırada yanında bulunan tabancalardan sadece bir adet 9 mm çapındaki Smith-Wesson marka tabancaya ilişkin görevliye bildirimde bulunduğu ve bu silah için teslim tutanağı düzenlediği, diğer üç tabanca ile ilgili olarak ise silah teslim tutanağında herhangi bir bildirimde bulunmadığı, Chicago"daki THY görevlilerinin, sanığın yanında silah getirdiğini mesajla THY"nın İstanbul Atatürk Havalimanındaki görevlilerine bildirmeleri üzerine, mesajı alan görevlilerin silahlarla ilgili herhangi bir izin belgesinin bulunmadığını tespit ederek sanık hakkında tutanak tuttukları olayda; sanığın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup 18 yaşına kadar Türkiye"de yaşamış olması, yüksek öğrenim görmesi, suça konu dört adet tabancayı da Türkiye"ye gelmeden hemen önce satın alması ve silahlardan sadece biri hakkında havalimanı görevlilerine bildirimde bulunması, güvenlik şirketinde çalıştığını ve silahlara özel ilgisi olduğunu belirtmesi karşısında, sanığın bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içerisinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre şartları dikkate alındığında, sanığın Türkiye"ye silah sokmanın yasak olduğunu bilmediğine ilişkin savunmaların inandırıcı olmadığı, bu nedenle atılı suçun bütün unsurları ile oluştuğu ve fiilinin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz hataya düştüğünden söz edilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.10.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi