11. Hukuk Dairesi 2015/9922 E. , 2016/4546 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14/04/2015 tarih ve 2015/147-2015/343 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalının .... İcra Müdürlüğünün 2012/4725 esas sayılı dosyasında takibe konulan 9.766,00 EURO bedelli bonoyu birlikte keşide ettiklerini, müvekkilinin icra takibi sonucunda icra dosyasına 31.000,00 TL ödeme yaptığını, bu paranın yarısından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 15.500,00 TL"nin ödeme tarihi olan 25/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; icra dosyasına konu senetteki borcun tamamının davacıya ait olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı ve davalının takip konusu senedin keşideci kısmına birlikte imza attıkları, imzaların istiklali prensibi gereğince borcun tamamından hamile karşı ayrı ayrı sorumlu oldukları, iç ilişkide davacı tarafından yapılan ödemenin yarısını davalıya rücu etme hakkının olduğu, davacının takibe konu bonoya davalı ile birlikte borçlu oldukları hususunda yemin ettiği gerekçesiyle, 15.500,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, müşterek borçlu olunan bonodan kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafından davalı aleyhine 05.12.2011 tarihinde dava konusu bonoya ilişkin ilamsız icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafından bu takibe itiraz edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, icra takibi tarihinin davalının temerrüt tarihi olarak kabulü ile alacağa bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 2. fıkrasında yer alan “dava tarihinden” ibaresinin hükümden çıkarılmasına, yerine “temerrüt tarihi olan 05.12.2011 tarihinden” ibaresinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.