(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2020/149 E. , 2020/1352 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Taraflar arasındaki itirazını iptali davasının bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile davalı vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının davalıya hazır beton ve benzeri malzemeleri satıp teslim ettiğini, taraflar arasında yapılan hesaplaşma neticesinde 1.190.404,12 TL üzerinden mutabık kaldıklarını ve mutabakat belgesinin imzalandığını, davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında kabul görmüş ve mutabakata varılmış herhangi bir borç bulunmadığını, fatura bedellerinin davacıya büyük ölçüde çeklerle ödendiğini, bu çeklerin hesaba yansıtılmadığı gibi yazılı bir cari hesap sözleşmesi de bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili, 19/03/2012 tarihli dilekçe ile cevap dilekçesini ıslah ederek, mutabakat belgesi imzalayan kişinin davalı şirketin yetkili temsilcisi olmadığını, cari hesap sözleşmesinin ancak TTK"nın 20. maddesinin 3. fıkrasındaki şekil şartları ile feshedilebileceğini, dosyada fesih beyanının bulunmadığını, nihai bakiyeden sözedilmeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 2013/15522 esas ve 2014/12098 karar sayılı ve 30/06/2014 tarihli kararı ile; "Takip ve dava 31.12.2008 mutabakat belgesine dayanmaktadır. Mutabakat belgesini davalı şirket yetkilisi sıfatıyla imzalayan ..."ün dosyaya sunulan .... Noterliği"nin 17 Aralık 2008 tarih 19635 Yevmiye nolu vekaletname ve ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın takipsizlik kararının içeriğinden davalı şirket adına mutabakat belgesi imzalamaya yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf gerek takibe itiraz dilekçesinde gerekse davaya cevaplarında ödeme savunmasında bulunmuştur. Ödeme savunmasını cevap dilekçesini ıslah tarihinden sonra da sürdürmüştür.
Bu durumda, davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, mutabakat belgesinin düzenleme tarihinden önceki ödemelerin mutabakat kapsamı içinde kalması nedeniyle sonuca etkili olmadığı gözetilerek deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya karşı direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/19-836 esas ve 2018/1097 karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli kararıyla; "Mevcut durum karşısında dava dışı Ahmet Deligöz’ün hesaplaşma metninin imzalandığı tarihte davalı şirketin bağlı olduğu Holding bünyesinde Mali İşler Şefi olarak çalıştığı, söz konusu dönemde 818 sayılı BK. 453/1,2 ( 6098 Sayılı TBK 551) maddesi kapsamında ticari vekil olarak usulüne uygun bir biçimde atandığı, muhasebe, alacak ve borç ile ilgili işlemlerden sorumlu olduğu, işinin niteliği ve vekaletname kapsamına göre de olağan işler kapsamında yer alan mutabakat metnini de imzalamaya yetkili olduğu anlaşıldığından Özel Daire Bozma kararında belirtildiği gibi imzalanan mutabakat belgesi geçerlidir. Taraflar arasındaki hesaplaşma gereği belgenin düzenlenme tarihinden önce yapılan ödemeler sonuca etkili olmayacaktır. Davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığını da yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilerek ve denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli kararda tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte iken, bu hususlara riayet edilmemiş eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulmuştur.
O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak tüm dosya kapsamı ve benimsenen 15/02/2012 tarihli ek bilirkişi raporuna göre, mutabakat tarihinden sonra davalının 20,730,83 TL"lik ödeme dışında kalan 1.172.393,78 TL"lik borca ilişkin ödeme yapıldığına dair bir yazılı delil sunulmadığı, davalının ödemelerinin 20.730,83 TL dışındaki kısmın mutabakat tarihinden öncesine dayalı olduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin ve Hukuk Genel Kurulu"nun davalının mutabakat tarihinden sonra ödeme yaptığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğine dair bozma kararları ve kesin bozmaya uyulmasının ardından davalının yemin deliline dayanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 1.172.393,78 TL asıl alacak ve 28.723,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.201.117,43 TL üzerinden devamına, davacı lehine asıl alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece verilen 2009/379 esas ve 2013/324 karar sayılı ve 10/05/2013 tarihli karar Dairemizin 2013/15522 esas ve 2014/12098 karar sayılı ve 30/06/2014 tarihli ilamı ile "davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, mutabakat belgesinin düzenleme tarihinden önceki ödemelerin mutabakat kapsamı içinde kalması nedeniyle sonuca etkili olmadığı" şeklinde bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmamış ve önceki kararda direnilmesine ilişkin 2014/586 esas ve 2014/836 karar sayılı ve 18/11/2014 tarihli karar verilmiştir. Bu karar Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/19-836 esas ve 2018/1097 karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli kararı ile "Taraflar arasındaki hesaplaşma gereği belgenin düzenlenme tarihinden önce yapılan ödemeler sonuca etkili olmayacaktır. Davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığını da yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir." şeklinde bozulmuştur. Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulması mecburi olduğundan mahkemenin Dairemiz ve Hukuk Genel Kurulunca belirtildiği gibi tahkikat yapması ve bu bağlamda davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde gösterilen borca karşılık bir ödemesinin bulunup bulunmadığını kanuni delillerle ispatlamasına fırsat verilmesi gerekir. Dairemiz ve Hukuk Genel Kurulu bozma kararında her ne kadar kanuni delil yerine yazılı delil denilmiş ise de bunun yemin delilini de kapsadığı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Davalının cevap dilekçesinde "her türlü yasal delil" denilmekle davanın mülga 1086 sayılı HUMK döneminde açılmış olmasına göre davalı yemin deliline dayanmaktadır. Davalı taraf bozma kararı doğrultusunda mutabakat tarihinden sonra borcu ödediği vakıasına dair yemin deliline dayanmıştır. Mahkemenin davalının yemin deliline dayanmasını kabul etmeyip tahkikatı sonlandırıp yazılı şekilde karar vermesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacının temyizine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava itirazın iptali davasıdır. Kurulacak hükümde davalı borçlunun itirazının hangi miktarda asıl alacak ve işlemiş faiz için iptal edilip takibin devamına karar verildiği gibi asıl alacağa uygulanacak faizin türü ve gerekiyorsa oranının da gösterilmesi gerekir. Mahkemece kurulan hükümde asıl alacağa uygulanacak faizin türü ve oranı gösterilmediği için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, yerel mahkeme kararının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 2.540,00"ar TL duruşma vekalet ücretinin tarafların bir diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 07.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.