16. Hukuk Dairesi 2016/9487 E. , 2017/7886 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden ... vs. vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... ve ... vs. vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 144 ada 1 parsel sayılı 3.394,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."ın kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile davalı Hazine adına 1997 yılında tespit ve 1999 yılında hükmen tescil edilmiş, 3169 parsel sayılı taşınmaz ise 1088 parsel sayılı orman vasfıyla Hazine adına tescil edilen taşınmazın ifrazı sonucunda 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirtilerek kullanımsız olarak 19.12.1996 yılında Hazine adına tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ... 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazın öncesinde ..."e ait iken 10.11.2010 tarihli satış sözleşmesiyle satın ve zilyetliğini devraldıklarını öne sürerek adlarına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında ... ve ... taşınmazı kullanıcısı olan ..."dan 2000 yılında satın aldıklarını öne sürerek adlarına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle 06.04.2012 tarihli harçlandırılmış dilekçe ile davaya katılmışlardır. Davacılar ... ile ... tarafından 12.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/257 Esas sayılı dosyasıyla 3169 parsel sayılı taşınmaz hakkında aynı nedenlerle açtıkları dava fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosya arasına birleştirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece taşınmazın kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren dava açmak için gerekli 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tescil edilen 1088 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucunda 6831 sayılı Yasa"nın 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirtilerek kullanımsız olarak 19.12.1996 yılında Hazine adına tescil edilmiş olmakla beraber orman tahdit haritasına göre hiçbir zaman orman sınırları içinde kalmadığı, dolayısıyla orman niteliğini kaybetmesi nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden de olmadığı ve bundan dolayı da 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun Ek-4. maddesine dayalı olarak kullanım kadastrosu ya da güncellemesi yapılmadığı; diğer bir anlatımla, bölgede yapılan 2/b çalışmaları sırasında taşınmazın kültür arazisi olduğunun anlaşılması nedeniyle idari yoldan hali arazi vasfıyla Hazine adına tescil edildiği, ancak sehven beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/b maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı" ibaresinin konulduğu belirlenmiştir. Gerçekte 2/B kapsamında olmayan taşınmaza sehven konulan 2/B şerhinin davacılara kullanıcı olarak adlarının yazılmasını isteme hakkı sağlaması hukuken mümkün değildir. Hal böyle olunca, davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan kararın gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, taşınmazda kullanım kadastrosunun yapılmadığı, güncelleme çalışmasının da bulunmadığı, taşınmazın tesis kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren dava açmak için gerekli 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına ve aynı gün karar düzeltme incelemesi yapılan Dairemizin 2017/2927 Esas sayılı dosyasına (20. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/750 Esas sayılı dosyası) gönderilen belgelere göre çekişmeli 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1997 yılında yapılan kadastro sırasında beyanlar hanesine, "2/b niteliği ile orman sınırları dışına çıkartıldığı ve ..."ın kullanımında olduğu" şerhi yazılarak Hazine adına tespit edildiği, üçünçü kişi tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davası reddedilerek tespitin 1999 yılında kesinleştiği, 29.09.2013 tarihinde ise 3402 sayılı Kanun"un Ek-4. maddesi gereğince (eldeki dosyanın yargılaması sırasında) güncelleme yapıldığı ve yine kullanıcı olarak ..."ın yazıldığı belirlenmiştir. Davacılar ... ve ..., taşınmazı 10.11.2010 tarihli senet ile dava dışı ... isimli kişiden satın aldıklarını öne sürerek beyanlar hanesine adlarının kullanıcı olarak yazılmasını istemiyle eldeki davayı açtıklarına göre davanın kadastro tespitinden önceki sebeple değil, aksine tespitten sonraki satın almaya dayanarak açıldığının kabulü gerekir. Bu durumda 3402 sayılı Kanun"un 12/3. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı kuşkusuzdur. Ne var ki, davacı ... ve ... taşınmazın zilyetliğini, tapu kaydında adına kullanıcı şerhi verilen ..."dan devraldıklarını iddia ve ispat edememişlerdir. Hal böyle olunca, adı geçen davacıların davasının bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile karar verilmesi isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibari ile doğru olduğundan temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Müdahil davacılar ... ve ... vekilinin aynı taşınmazla ilgili temyiz itirazlarına gelince; davacı ... ve ..., taşınmazı ..."dan tespitten sonra 2000 tarihinde satın aldıklarını, satıcı ..."ın ölümü nedeniyle mirasçıları tarafından taşınmazı Hazineden satın almaları hususunda noterden kendilerine verilmiş muvafakat bulunduğunu ileri sürerek beyanlar hanesine adlarının kullanıcı olarak yazılması istemiyle eldeki davayı açtıklarına göre dava kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olmayıp, aksine tespitten sonra satın alma nedenine dayalıdır. Bu durumda, adı geçen davacıların davası da 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi bulunmamaktadır. Her ne kadar dava açıldığı tarihte kullanıcı yönünden 3402 sayılı Kanun"un Ek-4. maddesine göre yapılmış güncelleme yok ise de, yukarıda anılan dava dosyasına getirtilen kayıtlardan ilk yapılan güncelleme sırasında unutulmuş olması nedeniyle güncelleme yapılan başka taşınmazlarla birlikte daha sonra 29.09.2013 tarihinde kullanım kadastrosu güncellenmesi yapıldığı belirlenmiş olduğuna göre eldeki davanın da güncellemeye itiraz davasına dönüştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece öncelikle aynı iddia ve sebeplerle açılmış 20. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/750 Esas sayılı dosyasıyla eldeki dosyanın birleştirilmesinin gerekip gerekmediği düşünülmeli, adına kullanıcı şerhi bulunan ..."ın mirasçılarının davacıların taşınmazı 6292 sayılı Yasa uyarınca Hazineden satın alabilmeleri için noterden verilmiş muvafakatnameleri olduğu da göz önünde bulundurularak işin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönlerin göz ardı edilmesi isabetsiz olup, davacılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 144 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 14.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.