10. Ceza Dairesi 2014/3406 E. , 2014/3529 K.
"İçtihat Metni"Esas No : 2014/3406
Karar No : 2014/3529
Tebliğname No : KYB - 2014/98660
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık H.. B.. hakkında Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nce 12.09.2007 tarihinde 2007/940 esas ve 2007/927 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.03.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece sanığın TCK"nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine hükmolunmuştur.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında; «Dosya kapsamına göre 19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, mahkemenin bu hususları tartışarak sanığın hukuki durumunu tayin ve takdir etmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında seçenekli uygulamalar öngörülmüştür.
Mahkemece TCK"nın 191. maddesindeki seçenekli uygulamalardan biri tercih edilirken, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi, gerekçenin sanığın kişilik özellikleri, davranışları ve mahkemenin gözlemine dayanması gerekmektedir.
Mahkemece gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, açıkça yasaya aykırı olan veya kendi içinde çelişen bir gerekçe, gerekçe sayılmaz.
Somut olayda; uyuşturucu madde kullanmadığı kabul edilen sanık hakkında, TCK"nın 191/2 maddesi uyarınca doğrudan denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmesi mümkün iken, bu seçenek tartışılıp nedenleri gösterilmeden, yasal olmayan gerekçe ile hapis cezası seçeneğine göre hüküm kurulması kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde görüldüğünden; Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 12.09.2007 tarihli, 2007/940 esas ve 2007/927 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.