14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/12223 Karar No: 2015/3800 Karar Tarihi: 09.04.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/12223 Esas 2015/3800 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/12223 E. , 2015/3800 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.07.2006 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve ihbar olunan vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, hissedar olduğu taşınmazda, bildirimde bulunmaksızın hisse satın alan davalıya ait tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir. Davalı, taşınmazda taksim sonucu sınırların belirlendiğini, fiili taksim nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı ve ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-İhbar olunan ..."in temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz talebinin reddine ilişkin mahkemece verilen karara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda ise dosya içerisindeki 11.12.2007 tarihli bilirkişi raporu ve eki kroki ile mahkemece dinlenen tanık beyanları ve davalıya pay satışında bulunan ..."in beyanları dikkate alındığında, pay satışından önce davaya konu taşınmaz üzerinde davacının ve pay devreden ..."in ayrı ayrı kullandıkları yerlerin bulunduğu, dolayısıyla taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanılmakta olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan ..."in temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.