23. Hukuk Dairesi 2013/1042 E. , 2013/2179 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların müvekkillerinin ortağı olduğu kooperatifin eski yönetici ve denetçileri olduklarını, görev yaptıkları 02.03.2008-05.07.2010 tarihleri arasında kooperatifi zarara uğrattıklarını, zarar miktarının üye bazında 54.011,00 TL olduğunu ileri sürerek, şimdilik her bir müvekkili yönünden ayrı ayrı ....000,00 TL tazminatın zarar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; ... bu tazminat davasının açılması hususunda TTK"nın 341 mad. gereğince kooperatif genel kurulu tarafından herhangi bir karar alınmadığı gibi dava da kooperatif denetçileri veya vekilleri aracılığı ile açılmadığı; bu hali itibariyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 62. maddesi ile aynı yasanın 98. maddesi yollamasıyla TTK" nın 441,359 ve 309 maddelerinde aranan dava açma şartlarının oluşmadığı, dava dışı kooperatifin ortağı olan davacılarca açılan işbu davada hükmolunacak tazminatın kendilerine ödenmesi talebinde bulunulduğundan bu husustaki eksikliğin yargılama sırasında da tamamlanamayacağı gerekçesiyle, davanın HMK"nın 115/.... maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
...-Dava, kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin eylemleri sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacılar, kendilerinin zarara uğradığını ileri sürerek hükmedilecek tazminatın kendilerine verilmesini istediklerine göre doğrudan zararlarını talep ettikleri anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddi, eksik incelemeye ve yanlış nitelemeye dayanmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 59/... maddesinde; " Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/.... maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortaklarının çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/.... maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunu"nun 98. maddesi yollaması ile TTK"nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olana .... bent "idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler" hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK"nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperaitf müteselsilen sorumludurlar.
TTK’nın 340.maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki “hükmolunacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336.maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticiler veya denetçilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim ve denetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338.maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, .... HD"nin ....05.1970 tarih ve 2722/2030; ....02.1990 tarih 9543/1576; ....02.2005 tarih ve 2004/4501 Esas, 2005/1130 Karar; ....02.2007 tarih ve 2005/14680 Esas, 2007/3131 karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/....maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, bu hükmün yöneticiler ile birlikte kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerekir. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır.
1982 Anayasası"nın 36. maddesinde yer verilen "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, böyle bir davanın açılabilmesi, genel kurulun bu yönde bir karar almasına bağlıdır. Zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Kooperatif ortağı olma, kooperatife karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın TTK" nın 341. maddesine dayalı dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına ve davanın denetçilerin asıl ya da vekil aracılığı ile dava açmasına bağlı değildir.
Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nın 340.maddesi yollaması ile 309/.... maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarar halidir. Bu halde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde
Ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nun 336/... maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler. Doğrudan zararın tazmini kooperatif TTK"nın 341. madde Hükmündeki usule uyarak 336/.... maddesi uyarınca yöneticilerden isteyebileceği gibi, ortak dahi dolaylı zarara uğradığı iddiasıyla 340. maddesi yollamasıyla 309/.... madde hükmü uyarınca kooperatife ödenmesini isteyerek yöneticilere dava açabilir. Her iki davada da husumet yöneticilere yöneltilmekte, davacı taraf değişmektedir.
Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek gerekirse keşif ve inceleme yapılarak davacıların doğrudan zararının mevcut olup olmadığı yönünden inceleme yapılması ve oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
...-Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.