Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9160
Karar No: 2016/4494
Karar Tarihi: 21.04.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9160 Esas 2016/4494 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/9160 E.  ,  2016/4494 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/05/2015 tarih ve 2013/499-2015/224 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 19.04.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, ..., Bankalar Kanunu ve ... hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının mümkün bulunmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, ..."nın 336. maddesi uyarınca davalı ..."ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 59.550 DM karşılığı 57.798,36 TL alacağın en yüksek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, müvekkili şirketin ... kaydında olan, bu kurul ve diğer ilgili tüm resmi makamlar ile özel denetçiler tarafından faaliyetleri denetlenen çok ortaklı halka açık anonim şirket olduğunu, ..."nın 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketin tasfiye halinde olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak, dava konusu olayda hisse bedelinin davalı şirkete değil şahsa ödendiği, davalı şirketin kendi kasasına yapılan bir ödeme olmaması olgusu gözetildiğinde bu durumun davalıya ait mizan kaydında görülemeyeceği, davalı tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürüldüğü ve bu yanıltma sonucu davalı ya da bir başkasına haksız çıkar sağlandığının ispat edilemediği, davalı şirketçe çifte defter tutulduğunun, ticari defter ve kayıtlarda tahrifat yapıldığının, yanıltıcı belgeler düzenlendiğinin tespit edilemediği gerekçesiyle ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkindir.
    Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşılacağı üzere, davalı şirketler hakkında düzenlenen ... raporlarında, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, sermaye artırım kararı verilmesine ilişkin genel kurul toplantısından önce halka arz işlemine başlandığı, ... Şirketleri tarafından yasal kayıtlara aktarılması zorunlu hususların yerine getirilmediği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, kar ve zarar kalemlerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu, hisse devir sözleşmelerinde bazı kişilerin ortaklık pay defterinde gözükmediği, kanun dışı yollardan para toplandığı belirtilmiş, bu kapsamda içinde davalı şirket yöneticisinin de bulunduğu sanıklar hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/253 Esas sayılı davasında ihraç edilecek hisse senetlerinin ..."ya kaydettirilmesi aşaması tamamlanmadan halka arz işlemine başlandığı, pay bedellerinin usulsüz tahsil edildiği belirlenerek mahkumiyet kararı verilmiş, Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin 13.06.2007 tarihli ilamı ile onanmış, .... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/121 Esas sayılı dosyasında ..."dan izin alınmadan hisse senetleriyle ilgili aracılık faaliyetinde bulunulduğu iddiasıyla dava açılmış, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararları Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin ilamı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış, yine usulüne uygun olarak defterlerin tutulmaması nedeniyle davalı şirketlerin yöneticisi hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
    Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arandığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır (Bkz. Prof Dr. Ahmet Kılıçoğlu Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50).
    818 Sayılı BK"nın 28. maddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
    Somut olayda, davalılar, davacının şirket ortağı olduğunu ve ..."nın 329-405. maddeleri gereğince ödediği parayı geri isteyemeyeceğini savunmuşlar, mahkemece hisse bedelinin davalı şirkete değil şahsa ödendiği, davalı şirketin kendi kasasına yapılan bir ödeme olmaması olgusu gözetildiğinde bu durumun davalıya ait mizan kaydında görülemeyeceği, davalı tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürüldüğü ve bu yanıltma sonucu davalı ya da bir başkasına haksız çıkar sağlandığının ispat edilemediği, davalı şirketçe çifte defter tutulduğunun, ticari defter ve kayıtlarda tahrifat yapıldığının, yanıltıcı belgeler düzenlendiğinin tespit edilemediği gerekçesiyle ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
    Ancak, öncelikle davacının sahih bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece bilirkişi kuruluna davalı şirketin tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacıya verilen hisse senedinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacının hisse devir aldığı kişinin devir tarihi itibariyle davalı şirkette ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususlarının yeterince ve denetime elverişli bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği açıktır. Bu bağlamda mahkemece davacının hisse devraldığı şirketin paylarının davalı şirketin sermayesi içinde temsil edilip edilmediği, hisse devreden şirketin devir tarihi itibariyle hisselerini devrettiği şirketin ortağı olup olmadığı yeterince incelenmediği gibi, davalı şirketlerin sicil dosyaları tümü ile dosyaya ibraz edilmediğinden belirtilen hususun denetimi de yapılamamıştır.
    Bu itibarla, mahkemece bilirkişi kuruluna, davalıların tüm ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, davalı şirketlerin devir tarihleri itibariyle sicil dosyaları ile davalı şirket yöneticileri hakkındaki ceza dosyalarının birer suretleri getirtilerek, davacıya devredilen hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacının söz konusu hisseleri kimden devraldığı ve devraldığı şahsın devir tarihi itibariyle davalı şirketlere ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususları açıklığa kavuşturularak, bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı anlaşıldığı taktirde, davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken de yukarıda bahsi geçen ..., ... ve ... raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumu buna göre tayin ve takdir edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi ve davalıların zamanaşımı def"inin de buna göre değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, belirtilen yönler yeterince tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı ..."nın 336. maddesi uyarınca davalı ... hakkındaki davanın yazılı gerekçeyle reddi de doğru değildir. Zira, 6762 Sayılı ..."nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, ..."nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalı ..."ın da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı olarak gerek MK"nın 50. maddesi gerekse de ..."nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendisine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21.04.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI
    Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkindir.
    Mahkemece, hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılması için dosya üç kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alınmış, üç kişilik bilirkişi kurulu ibraz raporunda, davacının, davalı şirketin ortağı olduğunu, sermaye olarak koyduğu nakti geri isteyemeyeceğini bildirmişlerdir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya kapsamına, uyulan bozma kararı gereğince alınan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazının reddi gerektiği görüşünde olduğumdan (1) numaralı bentte açıklanan bozma nedeni ile davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının esastan incelenmesi gerektiği görüşünde olduğumdan (2) numaralı bentte açıklanan davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ilişkin Dairemizin sayın çoğunluğunun kararına katılmıyorum. . 21.04.2016


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi