16. Hukuk Dairesi 2015/15436 E. , 2017/7822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 107 parsel sayılı 11.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve arkadaşları adına tespit ve tescil edilmiş, 14.9.2005’te kayden satış ile ... adına tescil edilmiştir. Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazın aktif dere yatağı olduğu iddiasına dayanarak tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda açılan davanın kısmen kabulu ile, kadastro ve harita bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda yer alan krokide (A) harfiyle gösterilen 1.180,82 metrekare, (B) harfiyle gösterilen 404,29 mmetrekare ve (C) harfiyle gösterilen 368,41 metrekarelik alanların davaya konu 107 parsel sayılı taşınmazdan tefriki ile bulunduğu adada son parsel numarası verilmek suretiyle dere yatağı vasfı ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, jeoloji mühendisinin 11.05.2015 tarihli ek raporunda taşkın koruma seddi yapılmadan önce çekişmeli 107 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) harfiyle gösterilen 1.180,82 metrekare, (B) 404,29 metrekare ve (C) harfiyle gösterilen 368,41 metrekarelik alanlarının dere yatağı etkisinde kaldığının bildirildiği ve dere yataklarının özel mülkiyete konu olamadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın DSİ tarafından sedde yapılmadan önceki ve sonraki durumu yeterince irdelenmediği gibi, fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen kısmın sedde yapılmadan önce de aktif dere yatağı olup olmadığı, (A) harfi ile gösterilen kısımdaki toprağın sedde çalışmaları sırasında kazılıp kazılmadığı, yakınında bulunan dere dolayısı ile taşkınlara maruz kalıp kalmadığı, kalıyor ise ne kadar sıklıkla kaldığı hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmamış, yine (B) harfi ile gösterilen kısmın ne zaman yol haline getirildiği açıklığa kavuşturulmamıştır. Öte yandan, hükme esas alınan ziraat bilirkişi ve jeolog bilirkişi raporları taşınmazın niteliği, aktif ırmak yatağı olup olmadığı hususlarını açıklamak bakımından yetersiz ve soyut olup, jeolog bilirkişinin ek raporu ile ilk raporu da birbiriyle ve kendi içinde çelişkilidir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, mahkemece mahallinde yeniden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, ziraat mühendisleri ve 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu aracılığı ile yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi, niteliği, dere yatağına dahil olup olmadığı, derenin yatak değiştirip değiştirmediği, dere nedeniyle taşkına maruz kalıp kalmadığı, kalıyor ise ne kadar sıklıkla kaldığı, taşınmazın DSİ tarafından sedde yapılmadan önceki durumu, (A) harfi ile gösterilen kısmının sedde inşaatı için kazılıp kazılmadığı, (B) harfi ile gösterilen kısmının ne zamandan beri yol olarak kullanıldığı, (C) harfi ile gösterilen kısmının sedde yapılmadan önce de dere altında olup olmadığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, önceki keşiflerde alınan beyanlar ile yapılacak keşifteki beyanların çelişmesi halinde yüzleştirme yapılarak çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, önceki keşfe katılanlar dışındaki ziraatçı bilirkişi ile jeolog bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliği, toprak ve bitki yapısı, ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullanıldığı, komşu parsellerle benzer ve farklı yönleri, aktif ırmak yatağı olup olmadığı, yakınında bulunan dere dolayısı ile taşkınlara maruz kalıp kalmadığı, kalıyor ise ne kadar sıklıkla kaldığı, derenin etki alanında kalıp kalmadığı hususlarında ve ayrıca DSİ tarafından sedde yapılmadan önceki niteliğini de irdeler şekilde değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisinden ise keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere uygun olmayacak şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine, 13.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.