1. Hukuk Dairesi 2014/21518 E. , 2017/6403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tecsil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.11.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vasisi ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat ve davalıya yapılacak kira ödemelerine tedbir konulması, birleştirilen dava ise; ödenecek kira bedellerinin hesapta tutulması ve davalının kira bedellerine yönelik talebine ilişkin muarazanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
Davacı asıl ve birleştirilen davalarda, kardeşi ...’ın savurganlık ve kötü yönetim nedeniyle TMK’nın 406. maddesi uyarınca kısıtlandığını ve kendisinin vasi tayin edildiğini, kısıtlı ...’ın kısıtlanmadan kısa süre önce aslında tüm aileye ait ancak kısıtlı adına kayıtlı dava konusu 7765 ada 13 sayılı parseldeki A Blok 8. Kat ... nolu bağımsız bölümü hiç bir neden yokken değerinin çok altında 26.000,00 TL ye davalıya satış yoluyla devrettiğini, taşınmazın rayiç değerinin 425.000,00 TL olduğunu, satışın gerçek olmadığını, gösterilen bedelin dahi ödenmediğini, davacının savurganlığından ve saflığından yararlanıldığını, iradesinin fesada uğratıldığını, kısıtlı ...’ın son üç yıldır yaptığı nedensiz tasarruflar ile kendisi ve aile fertlerini büyük bir borç altına soktuğunu, gabin unsurlarının somut olayda tam anlamıyla gerçekleştiğini ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile kısıtlı ... adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde gabin nedeniyle edimler arasında tespit edilecek farkın davalıdan tahsilini, ayrıca iptal-tescil isteği kabul edildiğinde tescil en baştan itibaren yolsuz hale geleceğinden bahisle 2011 yılı Şubat ayından itibaren kiracı tarafından davalıya yatırılacak kira paralarının bir hesapta tutulmasını, davalının kiracıdan kira paralarını istemesine yönelik muarazanın önlenmesini istemiştir.
Davalı asıl ve birleştirilen davalarda, taleplere ilişkin hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının hem kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını hem de 3. bir kişiye ... 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/9 esas sayılı tasarrufun iptali davasını açtırdığını, dava konusu işlemde iradeyi sakatlayan bir neden yada gabinin bulunmadığını, satış işleminden sonra davacı ...’ın kısıtlandığını, satış tarihinde tam ehliyetli olduğunu, çekişmeli bağımsız bölümü 425.000,00 TL’yi davacı ...’a elden ödeyerek temlik aldığını, alım gücünün bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlik tarihinde davacı ...’ın hukuki ehliyetinin bulunduğu, savurganlık veya kötü yönetim nedeniyle işlemin iptalinin mümkün olmadığı, satış bedelinin elden davacı ...’a ödendiği, işlemin iptalini gerektirecek irade fesadı hallerinin bulunmadığı, gabinin unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, asıl dava reddedildiğinden dayanaksız kalan birleştirilen davanın da reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Somut olayda, her ne kadar davalı taraf 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını savunmuş ise de, davacı taraf dava konusu temliki ... 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/9 esası üzerinden açılan dava ile öğrendiğini ileri sürmüş, davalı taraf da bu durumun aksini bir delil ile ispat edemediğinden eldeki asıl davanın süresinde açıldığı tespit edilmiştir.
İşin esasına gelince;
Davacı ...’ün maliki olduğu 7765 ada 13 sayılı parseldeki 35 no’lu bağımsız bölümünü 14/10/2009 tarih ve 15023 yevmiye no’lu akit ile davalı ...’ye 26.000,00 TL göstererek satış yoluyla temlik ettiği, akabinde ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 09/06/2010 tarih ve 2010/755 E 2010/778 K sayılı ilamı ile ...’ün 4721 sayılı TMK’nın 406. maddesi uyarınca vesayet altına alındığı ve kendisine ...’ün vasi olarak atandığı, eldeki davaları ...’a vesayeten Azize’nin açtığı ve vesayet makamından dava açmak üzere izin alındığı kayden sabittir.
Gabine ( Aşırı Yararlanma ) ilişkin yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca somut olayın değerlendirilmesinde, çekişmeli bağımsız bölümün devrine ilişkin resmi senette 26.000,00 TL satış bedeli gösterilmiş, davalı taraf ise 425.000,00 TL yi elden ...’a ödediğini savunmuştur. Ne var ki, bu savunmaya itibar edilmesi olanaksızdır. Zira, 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca miktar itibariyle 425.000,00 TL’nin ödendiğinin yazılı delil ile ispatlanması gerekmektedir.
Öte yandan, TMK’nın 406. maddesi uyarınca kendisine vasi tayin edilen kişinin hukuki ehliyeti yerinde ise de, hiffetsizliği açıktır. Daha önce tanıştığı davalının, davacının bu durumundan yararlandığı kuşkusuzdur. Ayrıca, çekişmeli bağımsız bölüm 14/10/2009 tarihinde davalıya devredilmiş olmasına rağmen kiralarının 12/05/2010 tarihinden 11/01/2011 tarihine kadar her ay düzenli olarak ...’ün kardeşinin eşi ...’ün ...bank’taki hesabına yatırıldığı kayden sabit olduğundan, bu durum da hayatın olağan akışına aykırıdır.
O halde, yukarıda yer verilen tespitler ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde somut olayda gabinin unsurlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, asıl davadaki iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi ve asıl davadaki kira bedellerine ilişkin talep ile birleştirilen davanın da kabule göre incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.