Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/11097
Karar No: 2007/8734

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/11097 Esas 2007/8734 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, mecburi SSK sigortalısı olduğunun tespiti ve mecburi Bağ-Kur üyeliğinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Ancak mahkeme davacının Bağ-Kur sigortalılığının devam ettiği ve SSK'ya prim borcunun bulunduğu gerekçesiyle isteği reddetmiştir. Temyizde ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğunu belirtmiştir. Ancak davacının Bağ-Kur sigortalılığı prim ödemesinin bulunmaması ve SSK'da çalışmasının bulunması nedeniyle sona erdirilmiştir. Karar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun birbirine paralel düzenlemelerine dikkat çekerek, çifte sigortalılığın mümkün olmadığını ve önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanındığını belirtmiştir. Davacının temyiz itirazları kabul edilerek karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3. maddesi ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun 24. maddesi özetlenmiştir. Ayrıca, davacının sona erdirilen Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin Ek 19. madde de açıklanmıştır.
21. Hukuk Dairesi         2006/11097 E.  ,  2007/8734 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi      : Balıkesir  İş Mahkemesi
    Tarih                : 25.05. 2006
    No                    : 1323-496  

    Davacı,  01.03.1995 tarihinden itibaren mecburi SSK. sigortalısı olduğunun tespiti ile mecburi Bağ-Kur üyeliğinin iptaline   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine  karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, davacının  01.03.1995 tarihinden itibaren 506 sayılı yasa kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun tesbiti ile  1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının  iptali istemine ilişkindir. 
    Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 01.10.1982 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalı olarak tescilinin yapıldığı ve halen devam ettiği ayrıca  15.10.1982-31.12.1992; 01.01.1992-02.04.2002 tarihleri arasında veteriner olarak, 28,02.2002 tarihinden itibaren Limitet şirket ortağı olarak vergi kaydının bulunduğu, 28.02.1992 ile 07.02.1995 tarihleri arasında prim ödemelerinin bulunduğu görülmektedir.  Davacının  Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemlerde 01.03.1995-30.04.2005 tarihleri arasında kesintisiz olarak Sosyal Sigortalar kurumu kapsamında sigortalı olarak çalışmasının bulunduğu ve Bağ-Kur’a ödenmemiş  prim borcu bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, her iki sigortalılığın çakışması halinde hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin SSK.kapsamına girebilmesi için hizmet aktine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3.maddesinin I/f bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” K bendinde ise “ herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Yasa’nın 24.maddesinin I ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşuluda getirilmiştir.
    Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp önceden başlayıp devam eden sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/21-627 Esas, 2001/659 Karar ve 3.10.2001 günlü kararında önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu özellikle belirtilmiştir.
     Bununla birlikte 1479 sayılı Bağ-Kur  Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı  Kanununun 13. maddesi  ile değişik Ek 19. maddesindeki Bağ-Kur "a kayıt ve tescili  yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin hiç prim  ödemesi bulunmayan sigortalıların, bildirime karşı prim borcu ödememeleri durumunda, tescil tarihi itibari ile sigortalılığının duracağına, prim borcuna ait  sürelerin sigortalılık süresi olarak  değerlendirilemeyeceği, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği yönündeki  düzenleme ile  5 yıl ve daha fazla pirim borunu ödemeyen Bağ-Kur sigortalıların sigortalılıklarının  sona erdirilmesi kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun  28.6.2006 gün ve 2006/21-485-483 E.K. 21.6.2006 gün ve 2006/21-363-466 E:K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
    Somut olayda davacının 01.10.1982 Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiş olması nedeni ile 01.03.1995  tarihinde başlayan Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi çalışmalarına göre önceden başlayan ve üstünlük tanınması gereken sigortalılığı Bağ-Kur sigortalılığıdır. Ancak davacının  Bağ-Kur sigortalı olarak en son  prim ödeme tarihi 07.02.1995 tir, bu tarihinden sonra prim ödemesinin bulunmaması ve  01.03.1995 tarihinden itibaren SSK lı olarak çalışmasının bulunması nedeni ile 1479 sayılı Bağ-Kur  Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanununun  13. maddesi  ile değişik Ek 19. maddesi uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi çalışmalarının geçerli olacağı ortadır. Mahkemece davanın kabulü yerine reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırıdır
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın  yazılı  şekilde karar  verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının  bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.05.2007  gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi