11. Hukuk Dairesi 2015/10281 E. , 2016/4402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/04/2015 tarih ve 2014/146-2015/205 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1976 yılında evlendiğinde takılan altın ve ziynet eşyaları ile ailesinden intikal eden eşyaları ...
Şubesin"den 25.06.1976 tarihinde kiraladığı ... nolu kasaya koyduğunu, 1983 yılında ..."nın kapatılarak ..."na bağlandığını, kiralık kasaların da önce ... ... Şubesi"ne, sonra da ... Şubesi"ne devredildiğini, müvekkilinin yıllık kasa kiralarını muntazam bankaya ödediğini, 2003 yılında banka görevlilerince kasa dairesinde yapılan inceleme de müvekkiline ait kasanın bulunamadığını ve durumun tutanak ile tespit olunduğunu, söz konusu kasada müvekkilinin 80.000 TL değerinde ziynet eşyasının bulunduğunu, kasa kaybı nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek 80.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminatın 11.09.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, ... tarafından kiralık kasa müşterilerinin fotoğraflı tanıtma ve takip kartı ile takip edildiği, davacıda bu kartın olmadığı, aksi halde kasa sözleşmesinde imza örneği formunun tanzim edildiği, davacının anılan formda imzasının olmadığı, son işlem tarihinin ... Şubesi"nin kapatılarak ... Şubesi"ne devri tarihi olan 23.10.1993 tarihi olduğu, öncesine ait hareketin olmadığı, yine kasa tetkikinde gri ... nolu kasanın olmayıp, kasaların ... numarada sona erdiği, ... tarafından genel duyuru yapılıp kasaların tamamının boş olarak bildirildiği ve hesapların kapatılması için müşterilere çağrı yapıldığı, fiziken kapalı kasaların noter huzurunda 2003 yılında açıldığı ve çıkan kıymet var ise tespit olunduğu, numaranın ..."de bittiği, diğer ... nolu kasanın ellerindeki anahtar ile açılmadığı, müşteri elindeki anahtar ile kendi ellerindeki anahtarın birbirine benzemediği, mal beyanında bulunulmamasının bir delil olarak değerlendirilebileceği, bu yekün ziynetin bu ana kadar sorgu sual edilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. .../...
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilip yeniden yargılama yapılarak, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 05/12/2013 tarih, 2013/8219 Esas, 2013/22360 Karar sayılı bozma ilamında; “ Davacı, davalı bankaya devredilen ... ile kiralık kasa sözleşmesi yaptığını ve kasa ücretini davalı bankaya ödediğini ileri sürüp belge ibraz etmiş, davalı banka da davalı tarafından ödenen ücretleri tahsil etmiştir. Ayrıca davalının, davacının kasa kiraladığına açık bir karşı çıkması da söz konusu değildir. Kasa ücretini ödeyen davacının 27 yıl sonra kasada bulunan eşyalarını istemesi davanın reddine gerekçe olmayacağı gibi, mal beyanında bulunulmaması da sadece Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde sonuçlar husule getireceğinden iş bu davanın reddine gerekçe yapılamaz. Bu nedenlerle mahkemece davacının kiralık kasasının bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken anılan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir..."" gerekçeleriyle mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, ancak bozma ilamında da açıkca belirtildiği gibi davalı bankanın davacının kasa kiraladığına açık bir karşı çıkmasının olmadığı gözardı edilmiş, kasa ücretini ödeyen davacının 27 yıl sonra kasada bulunan eşyalarını istemesinin ve kasa içerisinde bulunduğu iddia olunan malların mal beyanında belirtilmemesi hususlarının davanın reddine gerekçe yapılamayacağı belirtilmiş olmasına rağmen, aynı noktalara değinilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi yükümlülüğü meydana gelir. Mahkemenin hem bozma kararına uyması, hem de sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz ve bu husus başlı başına bozma sebebi sayılır.
Bu itibarla, mahkemece Dairemizin bozma ilamında davacının kiralık kasasının bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususuna işaret olunduğu halde, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.