
Esas No: 2018/4368
Karar No: 2021/4670
Karar Tarihi: 02.06.2021
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2018/4368 Esas 2021/4670 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102, 179, 193 parsel sayılı 42.125.00, 8.000.00, 18.500.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar toprak tevzi suretiyle oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalı ... adına tarla vasfı ile tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... mirasçıları, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtların iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece verilen önceki tarihli karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.04.1994 tarih 1994/2000-5784 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yetersiz olduğu, uyuşmazlığın niteliği gereği dava konusu taşınmazlara ait belirtmelikler ile komşu parsellerin tutanakları ve varsa dayanak belgelerin getirtilerek yerel ve teknik bilirkişiler aracılığıyla dava konusu parsellere uygulanması, komşu parsellerin dayanak belgelerinin taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği üzerinde durulması, taşınmazların devletçe sulanan yerlerden bulunup bulunmadığının araştırlması gerektiği" belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında açıkça, dava konusu taşınmazlara ait belirtmelikler ile komşu parsellerin tutanak ve dayanak belgelerin yerel ve teknik bilirkişiler aracılığıyla dava konusu taşınmazlara uygulanması açıkça vurgulandığı halde Mahkemece dava konusu taşınmazlar ile ilgili belirtmelik ve komşu kayıtları getirtilip, bu taşınmazlar başında keşif yapılıp rapor alınmış olmasına rağmen sadece çekişmeli 102 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş olması diğer dava konusu edilen 179 ve 193 parsel sayılı taşınmazlar hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir. Ayrıca mahkemece yapılan araştırma ve incelemede hüküm kurmaya elverişli değildir.
Çekişmeli taşınmazlar, 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan tapu kayıtlarına dayalı olarak Hazine adına tespit edilmiş olup, bu şekilde oluşan tapu kayıtlarının kapsamında kalan yerlerin, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesi halinde, zilyetleri adına tescile karar verileceği 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 46/1. maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda anılan Yasa maddesi uyarınca, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekirken Mahkemece, çekişmeli taşınmazlarda davacı taraf lehine dava tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığı gibi, bu hususta yeterli araştırma ve inceleme de yapılmamıştır. Dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, yaşları itibari ile toprak tevzii çalışmasının yapıldığı 1962 yılına kadar davacıların murisi lehine iktisap koşullarının oluşup oluşmadığını bilebilecek yaşta olmadıkları halde, bu tarihten öncesini bilebilecek yaşta mahalli bilirkişi bulunup bulunmadığı araştırılmamış, hükümde tespit bilirkişilerinin neden dinlenmediği açıklanmamış, çekişmeli taşınmazlardan 790 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan 480 numaralı belirtmelik parseli ile ilgili belirtmelik tutanağında, şagilleri tarafından 1955 yılından sonra meradan açıldığı belirtildiği halde, yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu kapsamda ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazların niteliği ve komşu parsellerden ne şekilde ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazlara ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre, 4753 sayılı Kanun uyarınca Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı ve imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli, beyanlar arasındaki doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kuruluna, taşınmazların toprak yapısını, bitki örtüsünü ve niteliğini, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığını, komşu parsellerle aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden olmaları halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, çelişkileri giderir, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip, taşınmaz bölümlerinin sınırları kabaca işaretlendikten ve mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığını, komşu parsellerle aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden olmaları halinde imar- ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazları komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlemesi istenilmeli; belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmek suretiyle, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.