16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/21387 Karar No: 2017/7765 Karar Tarihi: 10.11.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/21387 Esas 2017/7765 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/21387 E. , 2017/7765 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava; tapu kaydı ile kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK"nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Davacı, 2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 128 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kendisi ve dava dışı ... adına paylı olarak tespit ve tescil edildiğini belirterek; bu taşınmazın doğu ve kuzeyinde yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün kadastrodan önceki zilyetliği ve tapu kaydı da gözetilerek 128 ada 57 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle tesciline karar verilmesi istemiyle 2010 yılında dava açmıştır. Mahkemece, dava açmak için gerekli makul sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda, gerekse yürürlükte bulunan diğer mevzuatta, kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazların kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tescili istemiyle açılacak davaların, belirli bir süre içinde açılmasını öngören bir hüküm mevcut değildir. Hukuk Genel Kurulu’nun 22.04.2015 tarih, 2013/8-2061 Esas ve 2015/1256 Karar sayılı ilamında da, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılacak tescil davalarını sınırlayan bir sürenin olmadığı açıklanmıştır. Bu durumda diğer dava şartları mevcut olduğunda kadastrodan önceki sebebe dayalı olarak açılan tescil davasının görülmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Hal böyle olunca her ne kadar müşterek mülkiyette paydaşların kendi payları üzerinde tasarruf yetkilerini kısıtlayan yasal bir düzenleme yok ise de, bir müşterek malikin diğeri adına tasarrufta bulunması da mümkün olmayıp, Somut olayda davacı, tescili istenen bölümün, paydaşı olduğu 128 ada 27 sayılı parsele eklenerek tescilini istediğine göre, davanın sonucunda diğer paydaşlarının hukukunun da etkileneceği kuşkusuzdur. Bu nedenle öncelikle davacıya diğer paydaşlarının (ölü ... Türk mirasçılarının) da davaya katılımını ya da muvafakatını sağlaması veya davaya Kasım terekesi temsilcisinin katılımını sağlaması hususunda süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde iddia ve savunmaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.