21. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/11212 Karar No: 2007/8710 Karar Tarihi: 28.05.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/11212 Esas 2007/8710 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı işveren nezdinde çalıştığının tesbit edilmesini istemiştir. Ancak mahkeme, isteği reddetti. Davacı vekilinin temyiz talebi üzerine, dosya incelendikten sonra davalının işyerinde kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemiyle açılan davanın reddi hüküm kuruldu. Mahkeme, tanık ifadelerine dayanarak karar verdiğinden, davacının çalıştığına dair somut delil bulunmadığı gerekçesiyle talebi kabul etmedi. Ancak, Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarına atıfta bulunarak, işyerinin bordroları veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtları incelenmeli ve sonuca göre karar verilmelidir. Kanun maddesi olarak, 506 sayılı Yasa'nın 79/10 maddesi örnek gösterilmiştir.
21. Hukuk Dairesi 2006/11212 E. , 2007/8710 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Gümüşhane Asliye Hukuk İş Mahkemesi Tarih : 17.02.2006 No : 250-29
Davacı, davalı işveren nezdinde 30.09.2002-14.05.2004 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 30.09.2002-14.05.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin tanık sözlerine dayanılarak reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı işverence 14.05.2004 tarihli işe giriş bildirgesi ile 13.05.2004 tarihinde işe girişinin bildirildigi anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerde değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez. Mahkemece dinlenen tanıkların ihtilaf konusu dönemde davacı ile birlikte çalıştıkları dönem bordroları bulunmadığından anlaşılamamaktadır. Yapılacak iş, işyerinin ihtilaf konusu dönemdeki dönem bordroları getirtilerek davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutularak varsa davacı ile birlikte çalışan SSK prim bordrolarında kayıtlı kişiler yoksa benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş kimselerin tesbit edilerek anılan kişilerin bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64 E.ve K. 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 E. K. sayılı kararları da aynı yöndedir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.