17. Ceza Dairesi 2016/8709 E. , 2017/16021 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Suça sürüklenen çocuk için; mahkemenin 12/02/2007 tarihinde işlenen suç için 10/10/2012 tarihinde 5271 sayılı CMK"nın 231/6-son cümlesi hükmü uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdiği ve bu kararın 24/10/2012 tarihinde kesinleştiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinden itibaren ve denetim süresi içinde 28/05/2013 tarihinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen ve 26/03/2014 tarihinde kesinleşen mahkumiyet hükmü nedeniyle 11/11/2014 tarihinde hükmün açıklandığı; böylelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 24/10/2012 ila deneme süresi içinde ikinci suçu işlediği 28/05/2013 tarihleri arasında dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1)Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçu hakkında verilen hükmün temyiz incelemesinde;
Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan ve 5237 sayılı TCK"nın 151, 31/3. maddelerindeki suçların gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasa"nın 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 12/02/2007 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2)Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçları hakkında verilen hükümlerin temyiz incelemesinde;
Her ne kadar tebliğnamede suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 50/3. maddesi gereği daha önce kasıtlı suçtan hapis cezası ile mahkûm edilmediği anlaşıldığından seçenek yaptırıma çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozma istenmiş ise de; gerekçeli kararın “D” bendinde bu hususun gözetildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki bu görüşe iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Suça sürüklenen çocuk hakkında, iddianamede TCK"nın 143/1, 116/4 ve 119/1-c maddelerinin uygulanması talep edilmediği halde, CMK"nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmeden, TCK"nın 143/1, 116/4 ve 119/1-c maddeleri ile uygulama yapılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2)5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK"nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; müşteki Orkun Büyüktuncay’ın işletmekte olduğu okul kantininden suç tarihi itibarıyla 3-5 YTL değerinde çikolata alan suça sürüklenen çocuklar hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olması nedeniyle TCK"nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 14/12/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.