1. Hukuk Dairesi 2015/5178 E. , 2017/6369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 10 parsel sayılı taşınmazının davalı tarafından ortağı olan Cemalettin Kara ile işbirliği içerisinde hile ile iktisap edildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın resmi şekilde satın alındığını belirtip ve husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; mahkemece, taraf delillerinin tamamı toplanılmamış, 09.09.2014 tarihli duruşmada davacı tarafça gösterilen tanıkların dinlenilmesi talebinin mahkemece davanın esasını etkilemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilerek, sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, tüm davacı tanıklarının dinlenilmesi, davalının cevap dilekçesi ekindeki protokolün aslı veya onaylı örneğinin temin edilmesi, davacı tarafın delil olarak dayandığı ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/6896 soruşturma numaralı dosyasında müşteki ...’ın beyanında geçen Hamdi tarafından ..."a devredildiği iddia edilen 2 adet dairenin tapu kayıtları ile dayanağı belgelerinin temin edilmesi ( tesciline dayanak teşkil eden tüm kayıt ve belgelerin, tescil istem belgesi,akitler vs.), ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/6896, 2013/7178 ve 2013/7117 soruşturma numaralı dosyaları ile ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)2013/214 D.İş. Numaralı dosyasının onaylı örneklerinin dosya arasına alınıp incelenerek, öncelikle davacının hileyi öğrendiği tarihin tespitiyle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise keşif yapılarak taşınmazın satış ve dava tarihindeki değerlerinin ayrı ayrı tespiti ile taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanarak hile iddiasının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.