Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4849
Karar No: 2017/6353
Karar Tarihi: 09.11.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/4849 Esas 2017/6353 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/4849 E.  ,  2017/6353 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ...’nın, 330 parsel sayılı taşınmazını mal kaçırmak amacı ile önce ara malik ...’a satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, ... tarafından da 25/12/2013 tarihinde davalıya satış sureti ile devredildiğini, davalının dava konusu taşınmazı edinmek için sosyal ve ekonomik durumunun elverişli olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazı... 25/12/2012 tarihinde satın aldığını, annesinin hiçbir geliri olmadığından ihtiyaçları sebebi ile taşınmazı ...’a sattığını, ..."un taşınmazı aldıktan sonra uzun yıllar malik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, satış işlemlerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davacılar vekili tarafından sunulan 07.01.2015 tarihli dilekçe ile davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilmesinin talep edilmesi, üzerine mahkemece gerekçeli kararın alt kısmında “maddi hatanın düzeltilmesi” başlığı altında vekalet ücreti ve harç düzeltilmiştir.
    Dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle miras bırakan tarafından çekişmeli taşınmazın davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 304.maddesinin 1.bendinde açıkça, “ hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.Hüküm tebliğ edilmişse, hakim tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez.Davet üzerine taraflr gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.” hükmü yer almaktadır.
    Somut olayda her ne kadar mahkemece tashih kararı verilmiş ise de , düzeltilen hususlar yukarıda bahsedilen 304.maddede düzenlenen hususlardan değildir. Bu nedenle hükümdeki harç ve vekalet ücretinin tashih yolu ile değiştirilmesi mümkün değildir.
    Öte yandan bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk muhakemeleri Kanunu 305/2. maddesinde ise, “ Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu durumda, mahkemece verilen tashih kararının doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, verilen tashih şerhinin ortadan kaldırılmasına,
    Ancak harç hususu, kamu düzenini ilgilendirdiğinden temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın resen gözetilmesi gerekmektedir.
    Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olduğu gözetildiğinde; somut olayda, 330 parsel sayılı taşınmazda davacıların paylarına isabet eden değer üzerinden harcın (ve vekalet ücretinin) eksik alınması doğru değildir. Ancak davacılar tarafından karar temyiz edilmediğinden davacılar lehine hükmedilen 6.363.75 TL vekalet ücreti açısından hüküm artık kesinleşmiştir.
    Harç hususu ise yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından , hükmün 3 numaralı bendindeki "3.765,59 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.318 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.447,59 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, ibaresinin hüküm metninden çıkartılmasına, yerine " 4.518,70 TL ilam harcından peşin alınan 1.318 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.200,7 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına" ibaresinin yazılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.11.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
    Davacının talebi kabul edilmiş, davacı lehine takdir edilen vekalet ücreti ve harç miktarında hata yapılmıştır.
    Davacının temyiz süresi içinde yapmış olduğu talep üzerine yanlış takdir edilen vekalet ücreti ve harç miktarı tashih suretiyle düzeltilmiştir.
    Davalı kararı hem esas hem de tashih açısından temyiz etmiş, davacı ise kararı temyiz etmediği gibi temyiz dilekçesine cevap da vermemiştir.
    Daire çoğunluğu, tashihin yanlış olması nedeniyle bu düzeltme kararının kaldırılarak, yanlış kararın da davacı vekili tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle kararı düzelterek onamıştır.
    Sayın çoğunluk ile aramızda çıkan uyuşmazlık; tashih veya tavzih talebi ile hükmün lehine düzeltilmesine karar verilen tarafın bu hükmü temyizinin gerekip gerekmediği, temyiz etmemişse asıl hükmün düzeltilerek onanmasının mümkün olup olmadığı yönündedir.
    Hükmün tashihi ve tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 304 v.d. Maddelerinde düzenlenmiştir. Eğer bir karar buna göre düzeltilmişse, düzeltme kaldırılmadığı veya bozulmadığı sürece kararın eki sayılır. Bir başka ifadeyle yanlışlığın yerine artık düzeltme şerhi geçerlidir.
    Taraflardan, lehine olan kararın temyizini beklemek usul kurallarının temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Diğer yandan lehe kararın temyizinde tarafın hukuki menfaati de bulunmamaktadır. “Bu yanlışlığın tavzih veya tashih ile düzeltilemeyeceğini bilmeliydi. Bu nedenle de her ihtimale binaen yanlış olan hükmün tashihini istemekle birlikte temyiz de etmeliydi” şeklindeki görüşe katılmak mümkün değildir. Taraflardan biri temyiz süresini geçirmişse, bundan sonra karardaki hatayı tashih veya tavzih adı altında düzeltme yoluna gitmişse bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması üzerine ilgili tarafın asıl karar açısından yeniden temyiz hakkı doğmayacaktır. Temyiz süresi içinde düzeltme talebinin yapılması ve bu talebin kabul görmesi halinde bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması durumunda ilgili tarafa asıl karar tebliğ edilerek temyiz imkanı verilmelidir. Zira asıl kararın yerine geçen ek karar bozulmakla veya ortadan kaldırılmakla lehine karar verilen aleyhine bir durum oluşturulmaktadır. Aleyhine oluşan duruma karşı ilgilisine savunma (cevap) hakkı vermek adil yargılama ilkesinin temel unsurlarındandır. Bu nedenle kararın aleyhine olan tarafça temyizi halinde, yanlışlık düzeltilmek suretiyle, temyiz etmeyen tarafın aleyhine olacak şekilde hüküm oluşturamayız. Bunun istisnası yeniden yargılamayı gerektirmeyen bir hata söz konusu ise “düzelterek onama” dır.
    Somut olayda düzeltme talebi temyiz süresi içinde yapılmıştır. Mahkeme davalının usule uygun olmayan bu talebini reddetmeli, bu karar taraflara tebliğ edilmeli ve süresinde temyiz edilmemişse asıl karar olduğu gibi kesinleşmelidir. Karar düzeltildikten sonra, bu düzeltme lehine olan tarafın asıl kararı temyiz etmesi beklenmemelidir. Yukarıda belirtildiği gibi bunda hukuki menfaati de yoktur.
    Diğer yandan HMK nın 294.maddesi gereği hakim tefhim ettiği karara uygun gerekçeli hüküm oluşturmalıdır. Her ne kadar duruşmanın bittiğine ilişkin tutanakta sadece “davanın kabulüne” yazılmak suretiyle açıkça vekalet ücreti miktarı yazılmamışsa da tefhim edilen hükmün oluşturulan ilk kararın hükmü olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda tashih ile tefhim edilen kısa karardan farklı bir hüküm oluşturulduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle de karar bozulmalıdır.
    Sonuç itibariyle, tavzih veya tashih ile hükmün yasaya aykırı bir şekilde değiştirilmesi mümkün değildir. Ne var ki bu durumda yapılması gereken (hakim hatası nedeniyle tashih isteyenin aleyhine sonuç doğuracak şekilde) kararın düzeltilerek onanması değil, tavzih kararının ve buna bağlı olarak asıl kararın bozulması yoluna gitmektir.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi