Davacı, yanlış tedavi sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, sigortalının çocuğu küçük S.Y.ın davalı Kurum hastahanesinde hatalı tedavi yapılması sonucu malul kalması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece manevi tazminat isteminin tümünün, maddi tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava nitelikçe, kamu görevlisi bulunan doktorun hizmetten ayrılmayan hizmet içi görev kusuruna, giderek çalıştırılanın haksız eylemine dayandığından, davanın yasal dayanağı belirgin olarak Borçlar Yasası’nın 55. maddesidir. Başka bir anlatımla uyuşmazlık 506 sayılı Yasa’dan kaynaklanmadığı gibi 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde öngörülen koşullar somut olayda oluşmadığından İş Yasası’ndan da kaynaklanmadığıda ortadadır. Bu durumda, uyuşmazlığın çözüm yerinin Sosyal Sigortalar Yasası’nın 134. ve 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddeleri uyarınca iş Mahkemesi olmayıp miktara göre, Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.6.2003 gün ve 2003/21-95-113 sayılı kararı da bu yöndedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurumun diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 25.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.