10. Hukuk Dairesi 2017/3068 E. , 2017/5439 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emri iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dosyası incelendiğinde, muris ...’in mirasçısı (babası) olduğundan bahisle davacının tapu kayıtlarına konulan haczin iptali ile muris ...’e ait prim, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası içerikli ödeme emrinin iptalinin istenildiği işbu davada, mahkemece, yasal mirasçıların mirası reddetmeleri sonucu, davacının mirasçılık durumuna gelemeyeceğinden bahisle davanın kabulüne karar verildiği, dosya içeriğinden, davacıya herhangi bir ödeme emri tebliği yapılmadan haciz işleminin uygulandığı anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Somut olayda; davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadan haciz işleminin uygulandığı belirgin olmakla, davanın menfi tespit davası gibi değerlendirilmek suretiyle, davacının mirasçı olmadığından bahisle davalı kurum tarafından yapılan hacizlerin iptaline karar verilmesi gerekirken hükmün gerekçe kısmında bu hususa değinilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükmün gerekçe kısmının altıncı paragrafından sonra yeni bir paragraf olarak yazılmak üzere üzere “Davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından, davaya menfi tespit davası olarak devam edilmiştir” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.