Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15300
Karar No: 2017/5434
Karar Tarihi: 04.07.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/15300 Esas 2017/5434 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/15300 E.  ,  2017/5434 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi


    Asıl dava işyeri ile ilgili olarak tanzim edilmiş olan tutunak ile işyeri tescilinin iptali, davalı-karşı davacı ... ..."nin işyerinde çalışmadığının tespiti, birleşen dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, birleşen davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, asıl dava davacısı ... ile davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dosya kapsamı incelendiğinde, kurum denetmeni tarafından yapılan denetimde, birleşen dava davacısı ... ...’nin, asıl dava davacısı ... yanında 23.09.2010-23.09.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespit edildiği, ... tarafından açılan davada, ... ...’nin bu tarihler arasında hizmet akdine dayalı olarak çalışmadığının tespiti ile söz konusu kurum işleminin iptalinin istenildiği, birleşen dava ile davacı ...’in davalılar ... ve ... yanında 20.09.2002-23.09.2010 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesinin istenildiği, mahkemece, dinlenen tanık beyanları, aksi iddia edilmeyen fotograflar dikkate alınarak asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden 20.09.2002-22.09.2010 tarihleri arasında 2882 gün süre ile davalı ... yanında çalıştığının tespitine,... ile ...’ın çiftliklerinin sınırdaş olması, davacı ...’in emir ve talimatları sadece ...’dan aldığı gerekçeleriyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verildiği, hükümden sonra asıl dava davacısı ... tarafından 6736 sayılı Yasa kapsamında davadan feragat ettiğine dair dilekçe verildiği, dahili davalı ...’ın 07.12.2004 tarihine kadar söz konusu çalışmanın geçtiğinin iddia edildiği çiftlikte hisseli malik olduğu belirtilmiş ise de, dosyadaki tapu kayıtlarından bu hususun tam olarak anlaşılamadığı, zabıta araştırmasında, asıl davacı ...’ın işlettiği çiftliğin 2005 yılından bu yana ve halen faaliyette olduğu, çalışanın bulunmadığı, çiftlikte tarımsal faaliyet yapıldığı ancak ...’dan başka çalışanın bulunmadığı, gerektiğinde gündelikçi çalıştırıldığı, davacının bu çiftlikte tarla iş sürümü, mahsullerin ekimi, hasat işleri, çiftliğin bakımı, mevsimlik çalışan işlerin kontrolü vb işleri yaptığını iddia ettiği anlaşılmıştır.
    1- Davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 2, 3, 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86. maddeleri olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili
    olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan ... hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtildikten sonra, 3. maddesinde kimlerin bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları ve hangi kişiler hakkında bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı açıklanmış, buna göre sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, akitte öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, maddelerde belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır. 506 sayılı Kanunda tanımı yapılmayan hizmet akdinin 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde, 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini ifade ettiği bildirilmiştir.
    Pozitif hukukumuzda uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Kanunun 313 – 354. maddelerinde düzenlenen akit; işçinin belirli veya belirsiz bir zaman süresince hizmet görmeyi, iş sahibinin de kendisine ücret ödemeyi taahhüt ettiği bir sözleşme olarak tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, sözleşmenin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” adı altında varlığını koruduğu açıklanmıştır. Belirtilmelidir ki, “ücret” unsuruna her ne kadar tanımda ve iş sahibinin borçları belirtilirken yer verilmiş ise de 506 ve 5510 sayılı Kanunların sistematiği ve diğer maddelerinin düzenleniş şekline göre, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığının kabulü gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, iş sözleşmesinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
    Somut olaya bakıldığında, davacı, çiftlik işleri ile tarla sürümü, hasat işleri ve mevsimlik çalışanların kontrolü gibi işlerde çalıştığını beyan etmiş, dinlenen tanık beyanlarından, davacının ilgili çiftlikte kaldığı ancak yevmiyeci mi yoksa aylık düzenli bir gelirle mi çalışıp çalışmadığının net olarak anlaşılamadığı, çalışmaya ilişkin somut bilgi veren tanıkların ise tüm dönemi aydınlatacak kadar bilgi sahibi olmadıkları belirgin olduğundan, mahkemece öncelikle işverenlik sıfatı yönünden belirtilen açıklamalar ışığında irdeleme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    2- İşverenlik sıfatı yönünden belirleme yapılırken, 07.12.2004 tarihine kadar söz konusu çiftlikte dahili dahili davalı ...’ın da hisseli malik olduğu net olarak tespit edildiğinde, bu tarihe kadar dahilli davalının sorumluluğu da ayrıca belirlenmeli, bu kapsamda daha detaylı araştırma yapılmalıdır.
    3- Davacının talep ettiği dönem yönünden yapılan araştırma da yeterli bulunmamıştır. Zira dinlenen tanıklardan bir kısım ilgili köy muhtarı ve azaları çalışmaya ilişkin net bir beyanda bulunmamışlardır. Dinlenen tanıkların bir kısmının da tarafların akrabaları olduğu gözlemlenmiştir. O halde, mahkemece daha detaylı bir araştırma yapılmalı, bu kapsamda 2002-2010 yılları arasında görev yapmış tüm muhtar ve azaların isimleri tespit edilip yeteri kadarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, ilgili köyde yaşayan halktan çalışmayı bilebilecek
    kişiler zabıta marifetiyle tespit edilmeli, ayrıca yine zabıta marifetiyle daha detaylı araştırma yapılmalı (çalışmayı bilebilecek köy halkının bilgisine başvurulmalı), davacının bu dönemde yaptığını iddia ettiği işler nazarında varsa 3. kişilerle olan ilişkileri tespit edilmeye çalışılmalı, bu doğrultuda davacı tekrar isticvap edilip beyanına başvurularak çalışmanın sürekli mi yoksa mevsimlik mi olup olmadığı dikkatlice değerlendirilmek suretiyle, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    4- Asıl davacı ...’ın, mahkeme hükmünden sonra temyiz aşamasında 6736 sayılı Yasa kapsamında davadan feragat ettiği anlaşılmakla, hükümden sonra ortaya çıkan bu hukuki olgu çerçevesinde mahkemece bir karar verilmesi (uyuşmazlığın hizmet tespiti olduğu ve 6736 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı belirgindir) gerekmektedir.
    5- Kabule göre de, dahili davalı ... yönünden davanın reddine karar verilip lehine takdir edilen vekalet ücretinin, davalı –karşı davacıdan (... ...) alınması gerektiğine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, asıl dava davacısı ... ile davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde asıl dava davacısı ..."e iadesine, 04.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi