Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9248
Karar No: 2016/4366
Karar Tarihi: 20.04.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9248 Esas 2016/4366 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı ile davalı arasında aynı şirkette ortaklık bulunması sebebiyle açılan davada, davalının müvekkilinin haberi olmaksızın farklı işlemler yapması ve şirketin malvarlığına zarar vermesi sebebiyle davalının temsil yetkisinin kaldırılması ve kayyım atanması talep edilmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, karşı oy veren hakim, şirketin temsil yetkisinin kaldırılması ve yönetim kayyımı atanması koşullarının gerçekleşmediğini belirtmiştir. Kanun maddesi olarak Türk Medeni Kanunu'nun 403, 426 ve 427 maddeleri kararda geçmektedir.
11. Hukuk Dairesi         2015/9248 E.  ,  2016/4366 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26/02/2015 tarih ve 2015/32-2015/112 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalının 22.05.2002 tarihinde dava dışı ... isimli şirketi kurduklarını, ana sözleşmeye göre şirket ortaklık paylarının 100 hisse üzerinden ..."in 55 pay, ..."ın 45 pay olduğunu, 10 yıllığına davacı ve davalının şirket müdürü olarak seçildiğini, müdürlerin şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduklarını, müvekkilinin ... ve İstanbul"da çalışması nedeniyle davalıyı bu adresindeki şirketin başında yetkili olarak bıraktığını, davalının, müvekkilinin haberi olmaksızın kendi adına ev, araba, kooperatif hissesi aldığını, dükkan merkezini tek imza ile başka bir adrese taşıdığını, eski dükkan adresinin kapatılmasına dair karar aldığını, aynı adreste babası adına aynı isimle işletme açtığını, dava konusu şirkete ait altınların bir kısmını asılsız faturalarla satılmış gibi göstererek elden çıkarıldığını, müvekkili tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, davalı hakkında ceza davası açıldığını, davalının ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/282 Esas sayılı dosyası ile açtığı şirketin feshi ve 65.800 USD tutarlı teminat senetleri ile borçlu olmadığının tesbiti davasının reddedildiğini ve kesinleştiğini, dava konusu şirketin mal varlığının küçük hisseli davalı elinde olduğunu, davalının şirketin malvarlığı ile kendi yakınlarına işyeri açtığını ileri sürerek, davalının dava konusu şirketi temsil yetkisinin kaldırılmasını, şirketteki hissesini temsil edecek denetime yetkili kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının daha fazla altın almak amacı ile anlaşmaları yok sayarak davalı hakkında şikayette bulunduğunu, müvekkilinin açılan ceza davasında beraat ettiğini, sözleşmeler sonrasında davacının edimini yerine getirmediğini, bu konuda kendisine ihtarname çekildiğini, ihtara rağmen davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle davalı tarafından davacı hakkında şirketin feshi ve ödenen altın bedellerinin iadesi talepli dava açıldığını, altın bedellerinin iadesine yönelik talebin kabulüne ilişki kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, şirketin kayden var olduğunu ancak fiilen olmadığını, faal olmayan bir şirkete kayyum tayin edilmesinde menfaat bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin haklı nedenler bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile ... "nin ortağı olan davalı ..."ın temsil yetkisinin kaldırılmasına, davalının şirketteki hissesini temsil etmek üzere ..."nın yönetim yetkili kayyum olarak atanmasına karar verilmiştir.

    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve davalının şirketteki hissesini temsil etmek üzere ..."nın yönetime yetkili kayyum olarak atanmasına dair hükmün, kayyumun davalının şirketi münferiden temsil yetkisini kullanmak üzere tayin edilmiş olduğu şeklinde anlaşılacak olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, davalı şirket ortağının temsil yetkisinin kaldırılması ve davalının şirketi münferiden temsil yetkisini kullanmak üzere kayyım atanmasına ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 403 maddesine göre, kayyım, belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için vesayet makamı tarafından atanan bir vesayet organıdır. Kayyım hangi iş nedeniyle atanmış ise, görevinin ve yetkisinin sınırları da bu işe göre belirlenmelidir. Çünkü genel temsil yetkisine sahip değildir. Kayyımın atandığı işlerin dışındaki işleri yapması mümkün değildir. TMK"ya göre kayyım türleri temsil kayyımu (TMK m. 426), yönetim kayyımu (TMK m. 427) ve isteğe bağlı (iradi) kayyım olmak üzere üçlü bir ayrıma tabi tutulur.
    TMK"nın 426/3 maddesi Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa, şirkete temsil kayyumu atanacağını düzenlemiştir. Bu maddenin ancak bu fıkrası göz önüne alınarak ltd şti"ye temsil kayyımu, yine TMK"nın 427/4"de belirtilen "gerekli organlardan yoksun kalma" hali karşısında da şirkete yönetim kayyımu atanabilir. Davacının şirketi münferiden temsil yetkisi devam etmektedir. Bu durum karşısında somut olay göz önüne alındığında Temsil ve Yönetim kayyımı atanması koşulları gerçekleşmemiştir. Ayrıca, yukarıda belirtilen fıkralar dışında, TTK 426 ve 427 maddelerindeki diğer temsil ve yönetim kayyımı atama koşullarının şirketlere uygulama olanağı yoktur. Bu nedenlerle, şirketin organsız kalmaması nedeniyle, TTK"nın 426/3, 426/4 maddelerinde belirlenen ve şirketlere uygulanması için aranan koşulların somut olayda gerçekleşmemesi karşısında, davalının şirketi münferiden temsil yetkisini kullanmak üzere kayyım atanması isteminin yerinde olmadığı, reddi gerektiği görüşünde olduğum için çoğunluğun bu kısma yönelik onama görüşüne katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi